Esra, dehşetle karşısındaki adama bakıyordu...

A -
A +

Korkmuştu Esra. Hiç beklemediği bu tepki karşısında sindi. Ağlamaklı olmuştu.

 
Esra sevdiği adamın tepkisini hayretle karşıladı. Tayfun’un bu derece ilgisiz ve sığ düşünmesi kafasındaki korkuları daha da pekiştirmişti. Ne diyeceğini bilemedi. Fısıldadı:
- Ama Tayfun, hiç olmazsa bir kere olsun bir doktorun görmesi gerekmez mi?
Tayfun kaşlarını çatarak döndü:
- Sen beni ne zannettin? Herkes gibi sen de doğumunu yaparsın, doktoru falan unut. Burak’ın tanıdığı bir ebe var. O gelip yardımcı olur sana. Dedim sana, o kadar param yok benim.
- Ama sağlığım, bebeğin sağlığı?
Genç adam sinirlenmişti. Mutfak masasına sert bir yumruk indirdi:
- Kes! Daha fazla üsteleme...
Korkmuştu Esra. Hiç beklemediği bu tepki karşısında sindi. Ağlamaklı olmuştu. Dudakları titriyor, nefesi daralıyordu. Sesini çıkartmadan sofrayı hazırladı. Bilmediği, tanımadığı bir yerde, eğreti bir hayat sürüyordu. Üstelik bedeninde taşıdığı bir can vardı. Bütün beklentileri, umutları, kurduğu hayaller yavaş yavaş yok oluyordu. Bütün hayatını hiçe sayarak, ailesini gerisinde bırakarak peşinden geldiği adam hiç bilmediği yüzünü ortaya çıkartmaya başlamıştı. Yemek boyunca hiç konuşmadılar. Tayfun’un arkadaşı Burak iki gündür yoktu. Kendi işleri olduğunu söyleyerek bir haftalık seyahate çıkmıştı. Esra çok merak etmesine rağmen ne Tayfun’un ne de arkadaşının ne iş yaptığını öğrenememişti. Birkaç kere Tayfun’a sormaya yeltenmiş ama her defasında aksi cevaplar alarak susmak zorunda kalmıştı.
Öyle, böyle diyerek üç ay geçmişti evinden ayrılışının üzerinden. Bu zaman zarfında da birkaç kere nikâh meselesini gündeme getirmeye çalışmıştı Esra, ama aldığı tepki diğerlerinden farklı değildi. Tayfun parası olmadığını öne sürerek sabretmesini söylemişti. Son birkaç haftadır ise davranışları sertleşmiş, Esra’yı itip kakmaya başlamıştı. Tayfun yemekten sonra ceketini giyip kapıya yöneldi. Esra yalvarırcasına seslendi ardından:
- Tayfun, yine mi gidiyorsun? Bu gece çıkmasan?
Genç adam tam kapıyı açmak üzereyken geri döndü. Bakışları sertti:
- Ne yapacaksın beni? Benimle bir işin mi var?
Genç kadın kekeledi korkuyla:
- Ben… Ben… Yanımda otursan, konuşsak diyordum, çok bunaldım evde…
- Amma gezme meraklısıymışsın be! Biz keyfimizden çıkıp gitmiyoruz. İş için dolaşıyoruz. Otur işte, bak televizyon da var. Otur seyret.
Esra yutkundu:
- Mesele o değil ki… Ben seninle bir şeyler paylaşmak istiyorum. Seninle olmak istiyorum…
Tayfun bir kahkaha attı:
- Anlaşıldı, çok fazla televizyon izlediğin belli oluyor, romantik filmleri izleye izleye sen de romantik oldun başıma demek ki… Benim kitabımda öyle şeyler yoktur kızım. Otur, işini yap.
- Ama Tayfun!
İşte ipin koptuğu an o an oldu. Genç adam elini kaldırıp hiç beklemediği bir şamar indirdi kızın yüzüne. Esra fırladı yerinden. Burnu kanamaya başlamıştı. Dehşetle karşısındaki adama bakıyordu... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.