Hakan, çekmeceyi kapatıp birden fırladı yerinden!

A -
A +

Çekmeceyi açtı. Korkudan elleri titriyordu. Banknotlar desteler hâlinde karşısında duruyordu! 

  Hakan babasının verdiği cevabın farkında bile değildi. O sadece onun elindeki para demetlerine odaklanmıştı. Cahit Bey oğlunun yüzüne baktı: - Dalgınsın Hakan? - Ha? Pardon baba… Hayırlısı olsun ne diyelim. Yaşlı adam böylesine bir konunun bu şekilde lakayt bir tavırla geçiştirilmesinden üzüntü duyarak konuyu değiştirdi. Gülümseyerek sordu: - Gelin hanım nasıl oğlum? - İyidir baba! Nasıl olsun. Her zamanki gibi… Tam bu sırada bir adam geldi veznenin önüne: - Cahit Ağabey, patron seni çağırıyor. Bir bakacaksın. Yaşlı adam yerinden kalktı. Yanı başında oturan oğluna dönüp: - Bana az müsaade et oğlum. Bir bakayım ne diyecek… Cahit Bey odadan çıktığı an Hakan terlemeye başlamıştı. Elini atıp çekmeceyi açtığı an hayatı kurtulmuş olacaktı. Çekmecede duran banknotlar onun önünü açacak, kendine güveni gelecek ve karısının ailesinin yanında itibarını arttıracaktı. Eğer karısının isteklerine yetişebilirse kayınvalidesinin gözünde de önemli bir yer tutacağını biliyordu. Nefsiyle mücadele ediyor, beynine hükmetmeye çalışıyordu. İçini kemiren kurt bütün benliğini çekmeceye odaklamış gibiydi. Etrafına bakındı. Ter içinde kalmıştı. Hayatının kurtuluşu orada birkaç santim uzağındaydı. Ama bunun ardından neler olacağını hiç düşünmüyor, sadece kendini kurtarmaya çivilenmiş olarak bakıyordu. Daha fazla düşünüp bocalamanın bir anlamı olmayacağına karar vererek elini uzattı. Çekmeceyi açtı. Korkudan elleri titriyordu. Banknotlar desteler hâlinde karşısında duruyordu. Artık fazla düşünecek bir şey kalmamıştı. Acele bir şekilde desteleri ceplerine yerleştirdi. Her şey birkaç saniye içinde olup bitmişti. Çekmeceyi kapatıp fırladı yerinden. Sakin görünmeye çalışıyordu. Kapıya yöneldi. Tam bu sırada babasıyla karşılaştı. - Hayırdır oğlum gidiyor musun? - Evet baba, telefon geldi şimdi. Bir an önce dönmem gerekiyormuş. Tekrar uğrarım bir ara. Anneme selam söyle. Hoşça kal. Cahit Bey başını eğdi: - Peki oğlum, güle güle sana... Hakan koşarak uzaklaştı. Dışarıya çıkar çıkmaz bir taksi çevirdi. Kredi kartı borçlarının olduğu bankanın adresini verdi. Kart borcunu kapattı. Ondan sonra ufak tefek kalan senetleri ödedi. Her şeyi temizlemişti. Derin bir nefes aldı. Yaptığının hırsızlık olduğunu biliyordu ama düşünmek bile istemiyordu. Ne kadar para çaldığının bile farkında değildi. Cebinde oldukça hatırı sayılır bir miktarda kendisine kalmıştı. Bir mücevherci dükkânına girdi. Karısına muhteşem bir yüzük aldı. Sevinç içinde ofisine döndü. Hemen telefona sarılıp karısını aradı. Akşam dışarıda, pahalı bir restoranda yer ayırttığını, baş başa yemek yemek istediğini ve kendisine bir sürprizi olduğunu söyledi. Dilek’ten aldığı tepki harikaydı. Memnun bir şekilde arkasına yaslandı. Evlendiğinden beri yapmak isteyip yapamadığı şeyleri gerçekleştiriyordu artık. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.