"Haydi teyze, yapacak bir şey yok artık..."

A -
A +
Necile Hanım tutunacak bir dal ararcasına etrafına bakındı. Kimseler yoktu.
  Yaklaşık üç saattir sorgudaydı Cahit Bey. Karşısındaki sivil memur öne doğru eğildi: - Haydi Cahit Bey, bizi uğraştırma, anlat şu işi… Bak sabahtan beri dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Parayı aldığını söylüyorsun ama ne yaptığını açıklayamıyorsun. Birilerini mi koruyorsun, amacın ne anlamadım. Kaç saat oldu, sen de yoruldun biz de yorulduk... Cahit Bey bitkin görünüyordu. Sorgulaması başladığından beri çok az konuşmuştu. Tek bir açıklama yapmıştı: “İhtiyacım vardı, borcum vardı, aldım parayı…” Ama aldığı parayı nereye verdiğini, ne yaptığını bir türlü açıklamıyordu. Sorular bu yöne geldiği zaman dut yemiş bülbüle dönüyor, çıt çıkartmıyordu… Emniyet görevlisi derin bir nefes aldı ve arkasına yaslandı. Hiç eşyası olmayan, gri badanalı bir odaydı bulundukları yer. Sadece ortada çelik bir masa ve etrafında üç sandalye vardı. Sandalyelerden birinde Cahit Bey oturuyordu. Diğerinde ise sorgunun başından beri odada olan ve soruları soran uzun boylu, bıyıklı görevli vardı. Diğer sandalye ise arada bir içeri girip çıkan daha yaşlı, daha şişmanca görevli tarafından kullanılıyordu. Uzun boylu görevli gözlerini yaşlı adam dikti: - Bu şekilde suskun kalırsan senin için kötü olur Cahit Bey. Cezan artar, hayatının geri kalanını hapishanelerde geçirirsin. Kimseyi düşünmüyorsan eşini düşün. Hiç cevap vermedi yaşlı adam. Gözlerini tek bir noktaya dikmiş öylece bekliyordu. Sonunda emniyet görevlisi ayağa kalktı: - Peki beyefendi, madem bu kadar söyleyeceklerin biz de tutanaklara göre bunu değerlendiririz. Şimdi mahkemeye çıkacaksın. Haydi bakalım... Gerekli prosedür tamamlandıktan sonra nöbetçi mahkemeye çıktı Cahit Bey. Sonucunda da suçunu itiraf ettiği için tutuklama kararı verilerek cezaevine yollandı. Çalıştığı iş yerine ait olan yüklü miktar parayı alıp kaçmaktan hapse girmişti. Hiç konuşmuyordu. Sanki dudaklarına görünmeyen bir el tarafından mühür vurulmuştu. Jandarmaların arasında mahkeme salonundan çıktığı anda koridordaki tahta banklarda oturan Necile Hanımı gördü. Kadıncağız fırlamıştı ayağa. Koşarak yanlarına geldi: - Cahit Bey, ne oldu, nereye götürüyorlar seni? Yaşlı adamın yerine yanındaki polis memuru cevap verdi: - Tutuklama kararı çıktı teyze. Cezaevine gidiyoruz. Necile Hanım dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. Duvara tutundu. Cahit Bey çaresiz, acı dolu bakışlarını karısına döndürdü: - Sen beni düşünme Necile’m! Hoşça kal karıcığım… Necile Hanımı, yağmur gibi süzülen gözyaşlarıyla baş başa bırakarak ilerledi jandarmaların arasında. Koridorun sonunda gözden kayboldu. Necile Hanım tutunacak bir dal ararcasına etrafına bakındı. Kimseler yoktu. Yanından onlarca insan gelip geçiyor, hiçbirisi nasıl acı çektiğini farkına bile varmıyordu. Yanına yaklaşan bayan polis memuru onun kolunu tuttu: - Haydi teyze, yapacak bir şey yok artık. İstersen sana yardım edeyim, evine bırakayım… Yalvarırcasına baktı yeşil gözlü güzel polis memuruna kadın, fısıldadı boğuk bir sesle: - Ayaklarım tutmuyor kızım, ne olur yardım et… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.