Necile Hanım çaresizce sildi gözyaşlarını...

A -
A +

Bakkal Bekir ve karısı acıyarak baktılar yaşlı kadına. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.

 
Necile Hanım durmadan ağlıyordu. Yanında Bakkal Bekir Efendi ve karısı vardı. Bekir kaşları çatık bir şekilde başını iki yana sallayıp duruyordu:
- İnanmıyorum, asla inanmıyorum. Cahit Bey böyle bir şey yapmaz. Bu işin içinde başka bir iş var mutlaka. Hay Allah! Necile Teyze, ne yapacağız, bir avukat tutalım…
Necile Hanım çaresizce sildi gözyaşlarını:
- Neyle Bekir Bey oğlum, hangi parayla? Cahit’im de yok, beş kuruş gelirim yok. Bir emekli maaşı var, onu da alıp alamayacağımı bilmiyorum. Başımıza hiç böyle şeyler gelmedi ki bilelim… Karakol nedir bilmeyiz ki… Ne oldu bize böyle, kara bulutlar çöktü yuvamın üzerine…
Bekir ve karısı acıyarak baktılar yaşlı kadına. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
- Hakan’a haber verdin mi Necile Teyze?
Başını salladı kadın:
- Telefon ettim evine. Haber bıraktım, ama bak, neredeyse akşam oluyor, gelmedi…
Bekir cep telefonunu çıkarttı cebinden:
- Bir de ben arayayım. Neydi telefonu?
Necile Hanım güçlükle kalktı yerinden. Konsolun gözündeki telefon defterini alıp okudu oğlunun ofisinin numarasını. Bekir tuşladı rakamları. Beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra açılmıştı telefon. Hakan’ı istedi sekreter kızdan. Az sonra Hakan karşısındaydı:
- Hakan, aslanım merhaba. Ben Bekir. Mahalleden, Bakkal Bekir. Babanın başına tatsız bir iş geldi be oğlum. Annen haber bırakmış sana ama herhâlde almadın. Cahit Amca’yı tutukladılar.
Hakan’ın sesi odadan duyuluyordu:
- Haberim var Bekir Efendi. Ne yapabilirim ki?
Bekir şaşırmıştı. Hayretle karısına ve Necile Hanıma baktı. Yutkundu:
- Oğlum, annenin yanına gelsen bir kere, zavallı kadın çaresiz, ne yapacağını bilmiyor. Bir avukat falan tutsak diyorum, sen bu ailenin erkek evladısın, şimdi annenin yanında olmayacaksın da ne zaman olacaksın?
Hakan’ın sesi sert ve kararlıydı:
- Ben de rezil oldum Bekir Efendi… Şimdi benim itibarımı düşün, babası hırsız denilecek. Ben çok mu mutluyum sanıyorsun. Bir ara uğramaya çalışırım ama benim yapabilecek bir şeyim yok. Kayınpederimin itibarını da düşünmek zorundayım.
Bekir dudaklarını ısırdı:
- Tamam, tamam, sana iyi günler...
Telefonu kapattıktan sonra ne diyeceğini bilemez bir hâlde başını eğdi. Necile Hanımın yüzüne bakamıyordu. Oysa kadıncağız her şeyi duymuştu. Acı bir gülümseme ile fısıldadı:
- Yerlerinde sağ olsunlar Bekir Efendi, üzme kendini… Kim bilir neyin bedelini ödüyoruz böyle… Kaderimiz böyleymiş… Cahit Bey duymasın bunu… Perişan olur adamcağız.
Yerinden kalktı, artık ağlamıyordu. Pencereye gitti ve ellerini açtı:
“Büyük Allah’ım sen bilirsin, darda kalan kullarını sen görürsün… Bizi bu sıkıntıdan ancak sen kurtarırsın Allahım… Affet çocuklarımı. Yine de affet! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.