Genç kadın hayretle baktı delikanlının yüzüne!..

A -
A +

"Gözünü aç Esra. Bu adam yaramazın tekidir. Polis arıyor kendisini. O yüzden kaçıyor!"

 
 
Tayfun, öfkeyle bağırdı zavallı kadına:
- Ben gidiyorum. Para bulmaya çalışacağım, bunun bedelini de ödeyeceksin.
Genç adam sert bir şekilde kapıyı vurarak gitti. Esra görünmez bir elin yüreğini sıktığını düşünüyordu...
           ***        
Tayfun’un sinirli söylenmeleri arasında taburcu oldu Esra. Eve gelir gelmez bebeğini yatırıp mutfağa girdi. Her lohusa gibi dinlenmesi gerekirken işe koyulmuştu. Tayfun, ısrarla yemek pişirmesini söylemiş, birkaç tane giysisini de ütülenmesi için oturma odasının ortasına atmıştı. Evlerinde kaldıkları arkadaşları Burak’ın da pantolonları vardı ütülenecek. Esra önce yemek yaptı, ardından ütüleri bitirmeye koyuldu. Karnında sancısı vardı. Ama hiç sesini çıkarmıyor, bütün gayretini kullanarak işleri yapmaya çalışıyordu. Bu sırada bebek de uyanmış, ağlamaya başlamıştı. Tayfun ütülerin bitmesini bekliyordu. Sinirli bir şekilde bağırdı genç kadına:
- Sustur şunu, çekemem böyle viyak, viyak! Çabuk yap şu ütüyü. Ben İzmir’e gidiyorum. Birkaç gün yokum.
Esra içinde bir memnunluk duydu. Birkaç gün de olsa tedirgin olmadan kızıyla baş başa kalabilecekti. Bebeğini susturduktan sonra hızla işini bitirdi. Tayfun son derece şık giyinmişti. Kapıdan çıkmak üzereyken Esra’nın fısıltısını duydu:
- Biraz para bırakmayacak mısın Tayfun? Çocuğun ihtiyaçları olacak…
Genç adam hiddetle baktı Esra’ya:
- Para mı? Ne parası be? Zaten senin yüzünden dünyanın borcuna girdim. Para mara yok. Ne yaparsan yap! Kendin bul parayı. Benim gitmem lazım.
Kapıyı vurarak çıktı dışarıya. Esra duvara dayanmış öylece kalmıştı. Beş kuruş para yoktu yanında. Dudaklarını ısırarak derin bir nefes aldı. Ortalıktaki dağınıklıkları kaldırıp kızının yanına gitti. Yavaşça uzandı. Bebek uyanıktı. Uslu bir bebek olduğu için sessizce etrafı seyrediyordu. Yavaşça saçlarını okşadı kızının:
- Merak etme kızım, seni, bu hayatın içinde sefil etmeyeceğim. Annen bir hata yaptı, bu hatası hayatına, geleceğine mal oldu. Ama senin de bu hatanın kurbanı olmana asla izin vermeyeceğim. Bunun bedelini sen ödemeyeceksin…
Tam bu sırada kapının açıldığını duydu. Toparlanarak çıktı yatak odasından. Tayfun’un bir şey unuttuğunu zannetmişti. Ama gelenin ev sahibi Burak olduğunu görünce rahatladı:
- Ben de Tayfun geri döndü sanmıştım Burak.
- Gitti mi o?
Başını salladı genç kadın:
- Gitti. İzmir’e gidecekmiş, birkaç gün yokmuş.
Burak müstehzi bir tebessümle başını yana çevirdi:
- Sen de inandın değil mi?
Esra şaşırmıştı. Hayretle baktı delikanlının yüzüne:
- Ne oldu ki? Neden inanmayayım?
Burak bir sigara yakarak koltuklardan birine oturup ayak ayaküstüne attı:
- Gözünü aç biraz. Bu adam yaramazın tekidir. Polis arıyor kendisini. O yüzden kaçıyor. Zengin kadınları dolandırıyor. Birkaç kişinin daha canını yaktı. Polise ihbar etmişler. Yakındır aynasızların damlaması.
Esra kulaklarına inanamamıştı. Kapıya yaslandı düşmemek için. Beyninden vurulmuşa dönmüştü bir anda... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.