"Bana dayanma gücü ver Allah’ım..."

A -
A +

Hakan’ın arabası yolun kenarındaki elektrik direğine çarpmış ve akordeon gibi ezilmişti.

 
Esra korkunç bir şok içindeydi duyduklarından. İnanamıyor, hayretler içinde bakıyordu ağabeyine. Hakan aklını yitirmiş gibi haykırıyordu:
- Ben babamın katiliyim… Ben yaptım… Onun en önem verdiği şeydi şerefi. Onu bile aldım elinden. Ne için? Bir kız için. Ulaşamadığım, kendime olan güvensizliğim yüzünden kaybetmekten korktuğum için… Ben ne yaptım Esra? Ne yaptım ben?
Genç kadın sessizdi. Konuşacak kelime bulamıyordu. Olayları beyninde sıraya dahi koyamıyordu. Hakan delirmiş gibi fırladı ofisinden. Koşar adımlarla binadan çıktı. Esra şaşırmış bir şekilde bakakaldı arkasından. Sekreter kız da şaşırmıştı. Hakan arabasına binip hızla uzaklaştı. Esra ne olup bittiğini anlamak istercesine sekreter kıza baktı ve koşmaya başladı. Sanki yıldırım süratiyle hareket eden arabayı yakalayacakmış gibi koşuyordu caddede. Büyük bir gürültü duyuldu. Bir duman yükseldi ileriden. Esra dudaklarını ısırdı. Nefesinin yettiği kadar haykırdı:
- Hayııııııır! Hakan Hayııııır…
Hakan’ın arabası yolun kenarındaki elektrik direğine çarpmış ve akordeon gibi ezilmişti. Dumanlar çıkıyor, boşlukta kalan tekerlekler hâlâ dönüyordu. Etraftan koşuşturan insanlar hayretle birbirlerine bakıyorlardı:
- Yahu deli gibi geldi. Sanki bilerek direğin üzerine geldi adam…
- Polis… polisi arayın… Öldü mü?
- Bu arabadan sağ çıkılmaz. Ambulansa haber verelim…
Esra öylesine seyrediyordu enkaz hâlindeki arabayı… Başını iki yana salladı:
- Allah’ım bana dayanma gücü ver… Beni affet Allah’ım…
           ***
Hakan’ın cenazesi ertesi gün kaldırılmıştı. Cenazede Dilek ve ailesi Esra ile hiç konuşmamışlardı. Sanki bir yabancıymış gibi uzak bir köşede kalmıştı genç kadın. Önemsemedi bunları. O acısını kendi başına yaşıyordu. Merasime gerek olmadığını düşünüyor, önemsenmek veya önemsenmemek onun için bir anlam ifade etmiyordu. Dağ gibi delikanlı hayata veda etmişti. Geride kalan şeylerin ne önemi vardı ki?..
Cenazeden sonra acılı bir şekilde döndü Gülsümlere. Bakkalın karısı onun üzüntüsünü tahmin ediyor, sessizce sakinleşmesini, yaşadıklarını biraz olsun hazmetmesini bekliyordu. Neden sonra başını kaldırdı Esra, kararlıydı bakışları:
- Gülsüm Abla, ben hemen bir iş bulmak zorundayım. Biraz olsun kendime bir düzen kurup annemi bulmak istiyorum. Darmadağınık olduk. Mutlu yuvamızın hâline bak. Heder olduk!
Gülsüm gözyaşlarını sildi parmaklarının ucuyla:
- Haklısın be Esra! İleriye bakmak lazım bundan sonra… Olan oldu, kalan kaldı. Necile Teyze nerede acaba? Hiçbir şeyden habersiz, merak içindedir şimdi…
Esra üstünü giydi:
- Bir gün daha bakıver bebeğime Gülsüm Abla, sana hayatım boyunca minnettar kalacağım biliyorsun… Bana yaptığın iyilik o kadar büyük ki!
Gülsüm elini uzattı:
- O nasıl söz deli kız! Tabii ki elimizden geleni yapacağız. Birbirimize yardım etmezsek gece nasıl uyuruz rahatça? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.