Abdullah Gül’den berbat final!..

A -
A +
İşin doğrusunu isterseniz, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün durumuna düşmek istemezdim. 
Henüz saygınlığını kaybetmeden çıkış yapacağı bir kapı varken, siyasi ihtiras uğruna kendini bu durumlara sokması, onun açısından berbat bir final oldu.
Öyle kötü bir durum ki...
Bir dönem kendisini istemeyen, kendisi Cumhurbaşkanı olmasın diye Meclis'i boykot eden CHP'lilerin niyetini anlayamadı ve onların gazına gelip tüm dava arkadaşlarını küstürdü.
HDP'liler, "Eğer aday olursa biz destekleriz" derken tek kelam etmedi.
Hakkındaki dedikodulara set çekemedi, ekran karşısına geçip, "Benim adımı bu tür kısır tartışmalarla kirletmeyin" demedi. Rüzgârın kendisinden yana dönmesini bekledi. 
Geldiğimiz noktada...
CHP'liler kazan kaldırıp, "Bizim gündemimizde Abdullah Gül diye biri yok" diyerek onu istemediklerini ilan etti. İyi Parti de onun tek ve ortak aday gösterilmesine rıza göstermedi. 
MHP, onu istemediğini açıkladı, AK Parti seçmeninin bir tekinden dahi oy alamayacağı zaten ilk günden belliydi. 
Şu tabloya baktığımızda seçmenin neredeyse yüzde 90'ı kendisini istemediğini açıklamış durumda. Ama o, hâlâ Temel Karamollaoğlu'nun kayığından inmemek için direniyor. 
HDP'nin yüzde 9'uyla Saadet'in yüzde sıfır bilmem kaçına güveniyor herhâlde!..
Yani çıkıp 100 bin imza toplasa ve "Ben bu yarışta varım" demiş olsa, inanın tek kelime etmez, verdiği karara saygı duyardım. Hatta yarın bir gün bunu yaparsa, kendisini saygı içinde alkışlarım.
Ancak tek hayali ve tek hedefi, Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek olanlarla bir olup, bir zamanlar bütün makamları ayağının altına seren eski dava arkadaşına kumpas kurması...
Kusura bakılmasın lakin, bu benim midemin kaldıracağı bir şey değil...
Bir zamanlar kendisini destekleyen, Cumhurbaşkanı olması için oy veren ve dahi şehir şehir dolaşıp kendisine destek toplamaya çalışan biri olarak bu durumu hazmedemiyorum. 
Gördüğüm manzara beni tiksindiriyor.
Saadet'in, bir dönem Merhum Necmettin Erbakan'a hakaret edenlere ödül vermesi, Gül'ün ödül vereni ve alanı alkışlaması, onlarla omuz omuza durması ve aynı safta fotoğraf vermesi...
“Kimler kimlerle beraber olmuş” dedirtiyor.
Sayın Abdullah Gül'ü dünya gözüyle görmedim. Hasmı da hısmı da değilim. Ancak ben, vefa duygusuna ve bu duygunun kendisinde olmadığına inanan birisiyim.
Bu partinin lideri, sizi Cumhurbaşkanı yaptırabilmek için e-Muhtıra yedi. Bin tane kumpasa, bin tane kanlı ve kansız eyleme tek başına göğüs gerdi. İl il, ilçe ilçe, meydan meydan dolaştı sizin için. 
Darbenin eşiğinden döndü bu ülke, siz Cumhurbaşkanı olabilesiniz diye... Bunların hiç mi kıymet-i harbiyesi yoktu yani? 
Size ve eşinize hakaretler edilirken, cansiparane bir şekilde sizi savunan bu partinin seçmeninin çektiği hatırı sayılır acılar oldu. Onların, HDP'liler ve CHP'liler kadar değeri yok muydu gözünüzde?
Niyetim incitmek değil. 
Sadece, hayal kırıklığına uğrayan milyonlar adına, onların hissiyatına ve isyanına tercümanlık yapmak adına yazıyorum. 
Düne kadar milyonlarla beraber yürüdüğünüz bu yolu çekilmez kılmak için o kadar şey yaptınız ki Sayın Abdullah Gül...
O kadar kırıcı ve incitici şeyler yaptınız ki yani yazayım desem sayfalar yetmez. Zor gününüzde yanınızda olanların, zor günlerinde yanında yoktunuz. Arkadaşlarınız apaçık bir savaştayken, siz bilerek ve isteyerek geride kaldınız. 
Yetmedi, savaş nidalarıyla saldıranların saflarında yer aldınız. 
Yazık...
Gerçekten çok yazık...
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi gelmesin diye ailece 'hayır' oyu verdiniz. Şimdi ise, "Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde beni çatı aday yapsınlar" diye fırsat kollayıp zemin yokluyorsunuz.
Ama kaybettiniz...
Yani bundan sonra Erdoğan kürsüye çıkıp, "Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimizdir" dese dahi, kazanma şansınız yok.
Geçmiş olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.