Muharrem İnce’nin AK Parti’ye büyük katkısı!..

A -
A +
AK Parti'nin içinde küskün olarak öne çıkan yüzde 13'lük bir kesim olduğu herkesin malumuydu.
Bazıları milletvekillerinden, bazıları teşkilatlardan ama çoğu belediyelerden yana şikâyetçiydi. Bunlara, FETÖ soruşturması sırasında haksızlığa uğrayanları eklemeden geçemeyiz.
Bu küskün kesimi kendi saflarına çekecek adayın seçimi kazanması işten bile değildi. 
Ancak Erdoğan'ın karşısına çıkan Muharrem İnce bu kesimi kazanmak yerine, kaybetmek için yarıştı.
Nasıl mı? 
Aday gösterildiği günün ertesinde PKK'nın emir kulu olan Selahattin Demirtaş'ı ziyarete gitti. Yani HDP'nin yüzde 6-7'lik oyunu alabilme hayaline kapılırken, AK Parti'den gelecek minimum yüzde 7'lik oyu elinin tersiyle itti. 
AK Parti'den gelecek yüzde 5’lik bir oy sayı olarak HDP'nin iki-üç katı niteliği taşıyordu. Üstelik böyle bir oyu alabilmek, AK Parti ve Erdoğan'ın aşağı çekilmesi anlamına geliyordu. 
Azıcık zekâ sahibi olan herkes, bu ziyaretin AK Parti'ye küskün olan insanlarda ciddi bir etki bırakacağını tahmin ederdi ama Muharrem İnce bunu düşünemedi. 
İkinci büyük hata...
İnce çıktığı ilk televizyon programında, "Avrupa Birliği Büyükelçileri bana Erdoğan'ı yargılayıp yargılamayacağımı sordu" dedi. Hani bir adaya, "Al şu silahı, kafana sık" desen dahi bunu yapmaz!
Üçüncü büyük hata, "Amerika'dan beni aradılar. Bunlar Fetullah Gülen'i ciddi belgelerle istememiş" sözünü söylemesi ve bu sözün altında ezim ezim ezilmesi...
Türkiye'de yüzde 60'lık bir kesim, Avrupa'nın Erdoğan'ı indirmek için çabaladığını biliyor ya da buna gönülden inanıyor. Hâl böyleyken, "Erdoğan yargılanacak, bunu Avrupa da istiyor" demek, Erdoğan'a inanan seçmen üzerinde ciddi bir etki bıraktı. 
Dördüncü büyük hata...
Metin Temel Paşa hakkında, "Bir askerin Erdoğan'ı alkışlamasını yadırgadım ve yakıştıramadım" demesi gerekirken, "Onun apoletlerini sökeceğim" demesi...
Aynı sözleri darbe gecesi ölümden dönen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar hakkında da tekrar etmesi, Türkiye'deki bütün seçmenler nezdinde deprem etkisi meydana getirdi. 
Kılıçdaroğlu ve İnce'nin el ele verip, "16 yıl bunlarla iş birliği yapan herkes yargılanacak. Hesap soracağız" söylemini dillendirmesi, AK Parti seçmeni üzerinde, "Bunların amacı bir zamanlar Erdoğan'a destek veren kim varsa ortadan kaldırmak" olarak algılandı ve AK Partili küskün seçmeni ürküttü. 
Beşinci büyük hata, Muharrem İnce'nin samimiyetsizliği...
Hem, "Ben 81 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım" dedi, hem de TRT ve kendisini canlı yayında az gösteren diğer yayın organlarını yargılayacağını söyledi. 
Kimileri için önemsiz olabilir lakin, İnce'nin kendisiyle selfie çekilmek isteyen vatandaşı sahneden uçurması...
Miting alanında yanına gelen küçük çocuğu azarlayıp sahneden indirmesi...
Yasaları uygulamakla görevli polis memuruna ağza alınmayacak sözlerle küfretmesi...
Tatanka isimli kitabında "Başkanın karısı" diye başlayan şiirlerini savunması...
Ve çıktığı televizyon programlarında kendisine soru soran gazetecileri çocuk gibi azarlaması...
Bütün bunlar, "Asıl diktatör buymuş" söylemlerine ve seçmenin kendisinden uzaklaşmasına neden oldu.
             ***
Diğer adayları da es geçmemek gerek...
Temel Karamollaoğlu'nun "Kanal İstanbul, Hızlı Tren, Çanakkale Köprüsü gibi bütün büyük projeleri durduracağım" demesi inanılmaz bir açıklamaydı. 
Meral Akşener'in, "TİKA'yı, TRT"yi kapatacağım. MİT'in bütçesini düşüreceğim" şeklindeki açıklaması dehşet vericiydi. 
CHP'nin terörle mücadele hakkında tek bir söz söylememesi ve Kandil'den gelen talimat sonrası "HDP'ye oy verin" diye kendi seçmenine yalvarması...
Hele hele...
Muharrem İnce'nin İzmir mitingi sonrası Kordon'da kadeh kaldıran binlerce seçmenin koro hâlinde Erdoğan ve AK Parti'ye küfretmesi ile İstanbul mitinginde on binlerce insanın bir ağızdan, "İntikam alacağız, intikam" diye nara atması, kararsız ve küskünlerin AK Parti'ye dönmesine neden oldu. 
Hepsini alt alta koyan seçmen özetle, "Allah bunlara fırsat vermesin. Macera aramaya gerek yok. AK Parti ve Erdoğan ile yola devam" kararı vermesine neden oldu. 
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yeniden kazandı.
Ama şunu unutmamak gerekir ki AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hatırı için verilen oylarla kazandı. 
Ve hakkını teslim edelim.
7 Haziran'dan bu yana devlet adamlığı dersi veren, devlet için partisini gözden çıkaran Devlet Bahçeli sayesinde kazandı. Bu iki önemli unsur olmasa bugün AK Parti'nin kaybettiğini konuşacaktık. 
Bu gerçeğin farkına varmayan AK Parti'nin bundan sonra kazanma ihtimali yok!
Bunu bilmek ve buna göre çalışmak gerekiyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.