Sosyal medya terörü!

A -
A +
Sosyal medyada iki gün boyunca genç bir kızın fotoğrafları paylaşıldı. Güya Tıp Fakültesi'ni kazanan genç kız canlı yayında Nihat Hatipoğlu'na "Hocam, ameliyat sırasında namaz vakti geldiğinde ameliyatı bırakıp namaz kılmak daha fazla sevap getirir mi?" diye sormuş. Sorular sorunun içinde dinî kelimeler geçince ve hele hele soruyu soran genç kız başörtülü olunca, sosyal medyayı mesken tutmuş aşağılık bir tabaka tarafından iki gün boyunca küfür ve hakaretlere maruz kaldı. Kimi başörtüsünü bağlama şeklinden dolayı alay etti kimi kafasının içi boş diyerek ağzına geleni saydı. Oysa bunu yapan aşağılık zümre bir dakikalık araştırma yapmış olsa genç kızın böyle bir soru sormadığını anlayacaktı. Ama bakmak işlerine gelmedi! Çünkü hayat tarzını, giyim tarzını ve inanç tarzını beğenmedikleri birini ellerine geçirmişken cinsel sapıklıklarını, ahlaksızlıklarını ve hakaretlerini sıralamaları gerekiyordu. Bunu yapan sadece yumurta kafalı sosyal medya kullanıcıları değildi. İçlerinde gazetelerde yazı yazan, televizyonlarda yorum yapan gazeteciler de vardı.  Ama olayın aslı ortaya çıkmasına rağmen altını çizerek söylüyorum, bu ahlak ve namus fukarası olan zevatın bir teki çıkıp genç kızdan özür dileme gereği duymadı. Oysa, bahsini ettiğim iki gün içinde bu olaya benzeyen bir başka olay da yaşadık. Kendini bilmez işgüzar hâkimin biri, kendi kılık kıyafetine bakmadan, duruşmaya giren bir kadın avukatın etek boyunun kısa olduğunu, bunun mevzuata aykırı olduğunu belirterek bunu kayıt altına aldırmaya çalıştı.  Bir anda kızılca kıyamet koptu! Adalet Bakanlığı devreye girip hâkimi açığa aldı, kadın örgütleri bildiri üstüne bildiri yayınladı, sözüm ona centilmen olan erkekler, "Bu çağda bu kafa. İnsanların eteğinden sana ne bre hadsiz" diyerek hâkime salladı da salladı... İki olay arasındaki farkı görüyorsunuz değil mi? Haksızlığa uğrayan başörtülü olunca bir Allah'ın kulu kadın haklarından, kadına şiddetten, küfürden, hakaretten, iftiradan ve aşağılık cinsel içerikli küfürden rahatsız olmuyor. Ama aynı haksızlığa uğrayan başı örtüsüz ve kısa etekli olunca Türkiye ayağa kalkıyor. Avukat hanım için dakika sektirmeden harekete geçerek hâkimi görevden uzaklaştıran Adalet Bakanlığı, başörtülü vatandaşı için sessiz kalıyor. Öğrenebildiğim kadarıyla başörtülü bu genç kız kendisine yönelik küfür ve hakaretlerden ötürü suç duyurusunda bulunmuş. Ama göreceksiniz! Haddini aşan hâkimin cezası anında kesilirken, başörtülü kızın davası minimum iki yıl sürecek. Davanın sonunda, "Sosyal medyada yazan kişiler bulunamadığı için..." denilerek dosya kapanacak, genç kız da yediği küfürler ve hakaretlerle kalacak. Durumun bundan ibaret olduğunu gören aşağılık zümre, "Nasılsa bu işlerin bir cezası yok" diyerek kendine yeni kurbanlar arayacak ve aynı linç girişimini yeni kurbanlarına yapacak. Bu iş böyle devam edip gidecek! İş öyle bir boyuta geldi ki sosyal medyada hesabı olup da hakaret duymayan, küfre maruz kalmayan veya iftira atılmayan kimse kalmadı. Oysa Adalet Bakanlığının bu işe bir el atması ve sosyal medyada yuvalanan bu ve benzeri klavye teröristlerine aman vermemesi gerekiyor.  Avrupa ülkelerinde bunun pek çok örneği var. Sosyal medyada terör örgütü sempatizanlığı yapan, toplumu ayağa kaldıracak yalan bilgiler paylaşan, küfür, hakaret ve iftira atan hiç kimseye aman verilmiyor. Daha oturduğu koltuktan kalkmadan kulağından tutulup adaletin huzuruna çıkarılıyor.  Aynı uygulama bizde de yapılmaz ve gerekli önlemler alınmazsa, Türkiye'yi yangın yerine çevirecek toplumsal olaylar yaşanacak.  Suriyeliler meselesi üzerinden, Kürt meselesi, Alevi meselesi, tecavüz meselesi, yargı adaletsizliği meselesi üzerinden akla hayale gelmeyen yalanlar uydurularak bu patlamanın yaşanmasının yolları aranıyor.
Çok geç olmadan bu meselenin önüne geçilmesi gerekiyor.

 
Ters algı oyunları   Sosyal medya yalanları demişken... Seçim döneminde olduğumuz için, Twitter başta olmak üzere bazı sosyal medya hesaplarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları hakkında da yalan yanlış bilgiler dolaşıyor.  Özellikle de Ekrem İmamoğlu hakkında... Özellikle dikkat ediyorum, sosyal medyada belli bir kesim Ekrem İmamoğlu hakkında doğru olmayan ve yalanlanacağı kesin olan bazı sahte bilgiler paylaşıyor. Paylaşım yapılır yapılmaz belli bir kesim bu bilgileri alıp anında yaymaya başlıyor. Belli bir süre sonra Ekrem İmamoğlu ve taifesi ortaya çıkıp bu bilgilerin yalan olduğunu, kendilerine iftira atıldığını söyleyip kenara çekiliyor. Ve ortaya yine ve yeni bir mağduriyet hikâyesi çıkıyor.  Anlayacağınız, CHP adayının gerçek yüzünü ortaya çıkardığını düşünerek bu yalan yanlış paylaşımları araştırmadan yayanlar, farkında olmadan Ekrem İmamoğlu'nun ekmeğine yağ sürüyor. Benim bu arkadaşlara tavsiyem... Bu tür paylaşımların doğruluğundan emin olmadığınız sürece paylaşım yapmayın.  Çünkü bu bir ters algı yöntemi... Sizi kullanarak mağduriyet tiyatrosu çevirenlere izin vermeyin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.