Yeter artık, kaynak yapmayın beyler!

A -
A +
Yazıyı yazandan, kaynağını açıklayandan ve kaynağın bizzat kendisinden gelen açıklamalara baktığımızda, artık şu sorulara cevap verebiliriz.
Bu bir komplo mudur? Evet komplodur.
Bu bir kumpas mıdır? Evet, hem de kumpasın şahıdır. 
Peki bu komplo ve kumpas kime kurulmuştur? Öyle yüzeysel yorumlarla "Muharrem İnce'ye kurulmuştur" deyip geçmeyelim.
Bu komplo, bu kumpas öncelikli olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kurulmuştur kardeşim.
Sırasıyla gidersek durumu daha iyi anlamış oluruz.
Asparagasçı Rahmi Turan ilk gün yazdığı yazısında "Saraya yakın olan kaynağımdan aldığım bilgilere göre" diyordu. "Kaynak" adını verdiği gazeteci eskisi Talat Atilla'nın Saray'a değil, CHP ve CHP'lilere yakın bir isim olduğu kendi itiraflarıyla ortaya çıktı.
Türkiye'yi karıştıran söylentinin Talat Atilla isimli kişiye "Saray'daki biri tarafından aktarıldığı" söyleniyordu. 
Talat Atilla dün çıktı, "Hayır efendim o bilgiyi bana CHP'deki önemli bir isim aktardı" dedi. 
Şu önemli detayı atlamamak gerek. Dün sahibi olduğu internet sitesindeki köşe yazısında ne dedi Talat Atilla isimli kaynak?
"Ben" dedi, "Kaynağım olan CHP'linin bana aktardığı bilgileri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu bizzat arayarak doğrulattım" dedi. 
Ve en önemlisi...
CHP lideri geçen hafta Fox TV ekranına çıkıp bu konuya dair ne söyledi? "Saray'a gidenin kim olduğunu biliyorum ama tahminde bulunmak istemiyorum" dedi.
Lütfen cümleye dikkat edin!
"Saray'a gidenin kim olduğunu biliyorum ama tahminde bulunmak istemiyorum."
Beyefendi ismi biliyor ama tahminde bulunmak istemiyor!
Kurduğu bu cümle bile; panik içinde olduğunun, yalan söylediğinin ve daha da önemlisi bu kumpasın başrolünde olduğunun kanıtıydı. 
Gelelim diğer noktaya...
Rahmi Turan'ın yazısı sabah saatlerinde yayına girer girmez, kaç CHP'li gözündeki çapağı temizlemeden tweet atmaya başladı? Kaç tanesi Cumhurbaşkanı'na saydırmaya başladı? 
Muharrem İnce de dâhil olmak üzere hepsi...
Oysa aynı Muharrem İnce daha birkaç gün önce ekran ekran dolaşıyor, "CHP beni harcamak istiyor. Bana selam verenleri bile partiden uzaklaştırdılar" diye yakınıyordu. 
Bu sözleri söyleyen adamda azıcık zekâ varsa, kumpasın nerede kurulduğunu, kumpasın hedefinde kendisinin olduğunu saniyesinde anlardı. Ne zaman ki atılan tek taşla vurulmak istenen ikinci kuş olduğu belli oldu, o zaman ağız değiştirdi. 
Şimdi çıkmış, "Bu tezgâh CHP Genel Merkezi'nin mutfağında kurulmuştur" diyor. 
Geç sen onu!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan ismini bu kumpasın içinde lekelemeye çalışanlara o büyük meydan okumayı yapmamış olsa, "İspatlayın Cumhurbaşkanlığı koltuğunu bırakayım" demese bugün nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacaktık?
Uzun uzun yazmaya gerek yok, az çok ne olacağını tahmin ediyorsunuz.
Demek ki kumpasın birinci hedefinde Muharrem İnce var. Daha doğrusu Muharrem İnce'ye burada, büyük balığı yakalamak için oltanın ucuna takılmış yem muamelesi yapılmış.
Yazının çıktığı ilk günden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlayan her kim var ise, eğer birazcık haysiyet, azıcık namus, minnacık onur sahibiyse, ekran karşısına geçer ve ismine leke düşürmeye çalıştıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan özür diler. 
Ama kime söylüyorum ki...
Baksanıza içine düştükleri zelil ve sefil hâle...
İzzet sahibi, haysiyet sahibi olmadıklarını bir kez daha gösterdiler. Bütün belgeler ortaya döküldükten sonra bile, kumpasın bizzat CHP tarafından kurulduğu ortaya çıkmasına rağmen hâlâ ekran karşısına geçip "Bakmayın siz o belgelere. Bize Cumhurbaşkanı Erdoğan kumpas kuruyor" diyorlar.
Diyebiliyorlar.
Örnek mi?
Faik Öztrak...
Adam hâlâ, "Bu kumpas bizimkilerin işi gibi görünse de işin içinde Saray var" diyor abi...
Ya Kemal Kılıçdaroğlu'na ne demeli? "Saray'a kimin girip çıktığını biliyorum" diyor ya!
Kâğıttepe'nin isminin Kâğıthane olduğunu bilmiyor. Mersin'in Akdeniz Bölgesi'nde olduğunu bilmiyor. Önündeki merdivenin hangi yöne gittiğini bilmiyor. Seyit Rıza’nın kim olduğunu bilmiyor. 5 ile 7’nin toplamının 12 ettiğini bilmiyor. İstiklal Marşı'nın ilk kıtasını bilmiyor, ama Saray'a kimin girip çıktığını biliyor!
Allah bunlara verdiği aklı almış birader. Vallahi almış ya! Yani içine düştükleri gülünç hâle bakar mısınız?
Bir kumpas kuracaklar ama bu kumpası bir süre önce yalan yazdığı için Milliyet gazetesinden kovulan Talat Atilla diye birine üfürüyorlar. 
Talat Atilla da gidiyor, bir zamanlar "Zeki Müren doğurdu" diye, "Cerrahpaşa'da dünyaya gelen sakallı bebek hemen konuştu ve kıyametin iki gün içinde kopacağını söyledikten sonra öldü" diye manşetler atan bir başka yalancı gazeteciye bu yalanı üflüyor.
Sonra kendilerini savunmak için "Şu plakalı araçla Saray'a gitti" diye diretiyorlar. Araştırmalar sonucu ortaya çıkıyor ki Türkiye'de öyle bir araç plakası yok.
Günün sonunda kimin kime kaynadığı, kimin kime kaynak yaptığı belli değil. 
Ha şimdi, bundan sonra ne olacağını size söyleyeyim.
Eğer CHP delegeleri bu pisliği temizlemek adına azıcık onurlu davranırsa Kemal Kılıçdaroğlu bu kumpasın altında kalır diye düşünüyorum. İstifa ederse şaşırmam ama istifa etmesi ya da Kurultay'ı kaybetme ihtimali durumunda koltuğu da Muharrem İnce'ye bırakmaz. 
Kime bırakmak istediği belli...
Aslında bu işi 5 sene sonra yapmayı planlıyordu. Muharrem İnce’nin bir sürpriz yaparak o kişinin önünü kesmemesi için yapıldı kurdu kumpası ama başaramadı.
Şimdi süre daraldı…
Özetle…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı önümüzdeki mart ayında istifa edip CHP Genel Başkanlığı'na oynarsa şaşırmayın!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.