Döneklikte nirvanaya ulaşacak

A -
A +
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu gündeme gelme sorununu çözmüş görünüyor. Başbakanlığı döneminde karşısındaymış gibi davrandığı ne varsa şimdi onları birer birer kutsal ilan ederek gündemde kalmaya çabalıyor… Düne kadar Beşar Esad'ın karşısındaymış gibi davranıyordu. Şimdi Suriye politikasını eleştirip suçu Erdoğan'ın üzerine boca ediyor. Düne kadar Gezi iblislerinin karşısındaymış gibi duruyordu. Şimdi onlara selam çakıyor, "Ben de sizin gibi düşünüyordum ama Erdoğan'ı ikna edemiyordum" diyor. Ve düne kadar Selahattin Demirtaş'ın karşısındaymış gibi davranıyordu. Şimdi "Selahattin Demirtaş'ın içeride olmasını, hapis yatmasını doğru bulmuyorum" diyor. Selahattin Demirtaş denen eli kanlı katil terörist, vakti zamanında notunu vermiş, Davutoğlu gibileri tarif ederken şunları söylemişti: "Gün gelecek bizden çok Erdoğan'ı eleştirecekler. Bir günde dönüşecekler. Huyları bu. Dönmek, dönüş yapmak onların tarzı. Göreceksiniz Erdoğan'ın ayağı şöyle bir tökezlesin, gemiyi en başta bunlar terk edecekler.  Şu yalaka tayfasından daha fazla Erdoğan'a saldıran kimseyi bulamayacaksınız. Hepimizin önünde koşacaklar. Erdoğan şunu etti, şu kadar kötülük yaptı diye, şu günün yalakaları o günün yalakaları olacaklar. Sizden ricam bu alçakları affetmeyin."  Sayın Davutoğlu an itibarıyla Selahattin Demirtaş'ın dediği kıvama gelmiş bulunuyor. Önceki gün de Karar gazetesine verdiği demeçte, "Bana göre Selahattin Demirtaş'ın içeride olması yanlış" dedi, suçu bir kez daha Erdoğan'ın üzerine boca etti. Oysa Selahattin Demirtaş isimli eli kanlı katil, 2019'un Nisan ayında cezaevinden yaptığı açıklamada, "Davutoğlu bizi milletvekili kimliği ile cezaevine gönderen başbakan olarak tarihe geçmiştir" demişti. Açıklamaları dinlerken içimden "Binlerce dansöz var" şarkısını bağıra bağıra söylemek geliyor. Allah'tan Cumhurbaşkanı tam zamanında uyanmış da bu adamı Başbakanlık koltuğundan indirmiş. Yani dönüp o günlere bakıyorum da... Dolmabahçe sarayında HDP'li isimlerle verilen fotoğraf kareleri. HDP tarafından hazırlanıp meydanlarda okunan PKK bildirileri. Abdullah Öcalan'a biçilen "Bilge adam, barış güvercini" rolleri... Acaba Erdoğan devre dışı bırakıldıktan sonra neler olacak, neler yapılacaktı? Öyle ya... "Reis dönemi bitiyor, Hoca dönemi başlıyor" diyenlerin, 7 Haziran döneminde kapalı kapılar ardında "CHP ile koalisyonu kurduğumuzda Erdoğan'ı Yüce Divan'a gönderip ondan ebediyen kurtulacağız" diyen AK Partililer vardı. Sonra ne yapacaklardı acaba? Güneydoğu'yu cehennem alanına çeviren Hendek ve Çukur eylemlerine göz mü yumacaklardı? Ya da Hendek ve Çukur eylemleri yaşanmadan Selahattin Demirtaş'ın "Cezire, Cizre, Kobani Kantonları kuruluyor" demesine, devletin bölünmesine alenen göz mü yumacaklardı? Ya da önemli bir siyasetçinin dediği gibi 15 Temmuz darbe girişimine, "Nasılsa bizim adamımız işbaşında" denilerek gerek duyulmayacak mıydı? Bunu söylüyorum çünkü Davutoğlu bugün geçmişe dair yaptığı açıklamalarda eksik bıraktığı bir nokta var. Henüz bu konuya hiç değinmedi ama sanırım yakında o konuya da değinecek. "KHK konusu yanlıştı, içeride yüz binlerce KHK mağduru var" diyerek Kılıçdaroğlu gibi FETÖ savunuculuğuna başlayacak gibi görünüyor. Ben böyle bir açıklama yapmasını bekliyorum doğrusu... Netice itibarıyla Kürt oylarını kendine çekebilmek için Selahattin Demirtaş güzellemesi yapabilecek kadar dönen birisinin FETÖ’cülerin yakınlarının oyunu alabilmek için böyle bir açıklama yapması da çok normal geliyor bana... Ama Allah'ın izni ve bu milletin feraseti sayesinde bu tür ucuz numaralar tutmaz, tutmayacak. Niye mi? Önceki gün birkaç araştırma şirketinin yöneticisiyle görüştüm, Ahmet Davutoğlu’nun oy oranını sordum. Tamamının vardığı ortak kanaat şöyle: Başlangıç aşamasında 4 puana kadar yükselen oylar daha sonra yapılan açıklamalar ve ortaya çıkan tezatlar nedeniyle şu anda 1 buçuk puana kadar gerilemiş. Ahmet Davutoğlu sık sık "Bizim kendimizi ifade edeceğimiz bir mecra yok. Medya, iktidar baskısı nedeniyle bize yer vermiyor" diye yakınıyor. Böyle bir baskının olduğuna asla katılmıyorum. Ama ben iktidarın yerinde olsam Davutoğlu'nun ekrana çıkması için çok özel bir strateji izlerim. Çünkü daha önceki muhalifler gibi... Meral Akşener gibi, Kemal Kılıçdaroğlu gibi, Temel Karamollaoğlu gibi, Ekrem İmamoğlu gibi ve Ali Babacan gibi Ahmet Davutoğlu da ekrana çıkarak kendini bitirecek. Onun için... Ben Cumhurbaşkanı'nın strateji ekibinde yetkili olsam TV kanallarını arar, "Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını canlı yayınlamayın. Bizim yerimize muhaliflerin konuşmalarına yer verin" diye ricada bulunurdum. Sonra ekran karşısına oturup keyfime bakar, kararı da millete bırakırdım!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.