EZBER BOZAN GENÇLİK

A -
A +
Gençler… Büyüklerimiz kimi zaman “Yarınımızsınız, geleceğimizsiniz” dediler, kimi zaman “Bugünümüzsünüz”. Neresi uygun görüldüyse orada durduk biz de çoğu zaman. Slogan üretemiyorduk belki ama sloganların  vazgeçilmeziydik. Peki duracakları yere bile karar verilen gençlerin yetiştirilmesi, bugünü anlayarak yarına hazırlanması için neler yapıyoruz? Ezber bozan bir gençlik yetişiyor mu gerçekten?..
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD)’ın gençlik teşkilatı Genç MÜSİAD Başkanı Yavuz Fettahoğlu ile gençlik üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…
Türkiye’nin en kalabalık ailelerinden birinin mensubu olan, sivil toplum hayatına köyünün gençlik koordinatörü olarak başlayan, Genç MÜSİAD’ın son dönem başkanı Yavuz Fettahoğlu, çocuk yaşlardan itibaren hem iş dünyasının hem de sivil toplum yapısının içinde çekirdekten yetişmiş bir isim. Sakarya Üniversitesi  Jeofizik Mühendisliği bölümü mezunu olan Fettahoğlu, üniversite eğitiminin ardından tüm eğitimi süresince Kartal oto sanayide çıraklığını yaptığı o zamanlar küçük ölçekli, şu an gerek robotik yapılar üreten gerekse makine sanayisinde başarılı işlere imza atan şirketlerinde kariyerine devam ediyor.
İş hayatının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında da aktif görev alan Fettahoğlu,  Mart 2015’te 7 yıldır bünyesinde bulunduğu Genç MÜSİAD’ın başkanlığına getirildi…
 
EZBER BOZAN GENÇLİK
GENÇ MÜSİAD nedir?
 
Anadolu’nun gücünü temsil etmek için küçük ve orta ölçekli şirket sahibi, muhafazakâr kesim iş adamlarının millî şuurla, ülke ekonomisine destek olmak için 1990 yılında kurdukları, dava bilincine sahip iş dünyasından isimleri bir araya getiren, şu an 46 bine yakın işletmeyi temsil eden Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD)’ın gençlik yapılanmasıdır. O dönem  MÜSİAD’ın yüksek istişare heyeti ve şeref üyesi Prof. Dr. Sebahattin Zaim Hoca  “Gençleşemeyen kurumlar dinamizmini kaydeder” düşüncesiyle, şu an Türkiye’de 46, yurt dışında 19 şube ve temsilcilikleriyle binlerce aktif üyesi olan Genç MÜSİAD’ın kurulum sürecini başlatır. 2002 yılından bu yana bu yapı bünyesinde girişimcilik ruhu taşıyan, kendini yetiştirmek isteyen gençlere kaliteli bir network ve ticaret ortamı sunuluyor.
 
“KURUMLAR YAŞLANIYOR, MİLLÎ ŞUUR BİLİNCİYLE YETİŞEN GENÇLERE İHTİYAÇ VAR”
 
Ülkemizin kültürel boyut kazanmış, dava misyonu olan, millî şuur bilinciyle yetişmiş gençlere her alanda ihtiyacı var. Kurumlar yaşlanıyor, özellikle aile şirketlerinde yönetimin devredileceği bir sonraki kuşağın yetiştirilmesi son derece önemli. Genç MÜSİAD’ın bünyesinde bu ailelerin gençleri de yetiştiriliyor. 28 Şubat sürecinde ağır bedeller ödeyen muhafazakâr kesim, bu sürecin ortaya çıkardığı eksiklikleri son yıllarda büyük bir hızla kapatıyor. Bu öngörüden yola çıkarak Genç MÜSİAD bünyesinde de çalışmalar yapılıyor. Gençler burada tüm sektörlerden farklı yönetim ve üretim modelleri hakkında bilgi sahibi oluyor.
 
“GİRİŞİMCİĞİLİĞİN TANIMI, LİSELERE İNELİM, 4. SANAYİ DEVRİMİ”
 
Yavuz Fettahoğlu şöyle anlatıyor:
Gençlere aktarılan yanlış bir girişimcilik tanımı var. Ölçülemeyen risk, risk değildir.
Girişimcilik maalesef bir kesim tarafından pazar olarak kullanıldı. Eğitimler, konferanslar denilerek gençler sömürüldü. Körü körüne bir işe bilinçsizce girmek girişimcilik değildir. Müslüman akıllı insandır. Müslüman hesapsız iş yapmaz. Genç MÜSİAD bünyesinde gençlerle girişimciliğin tanımını yeniden yaptık ve bununla ilgili birçok bilinçlendirme eğitimleri düzenledik, düzenliyoruz da.
Liselere inelim dedik. ”24 Çok Geç” sloganıyla üniversite yıllarının hayata başlamak için çok geç kalınmış bir dönem olduğunu anlatıyoruz. Teknik liselerle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Meslek eğilimlerine göre bu gençlerle başarılı gençleri buluşturuyoruz. Gençler artık kendi gibi genç insanları daha çok örnek alıyor. Üniversite sonrası pratik ve tecrübe eksikliğini gidermek için 1. sınıftaki gençleri MÜSİAD üyesi firmalarda tam zamanlı stajlara yerleştiriyoruz. Her gencin tecrübe kazanabileceği bir aile şirketi ve sahada işi işte öğrenme fırsatı yok. Bunun bilincindeyiz.
4.Sanayi Devrimi inanılmaz bir fırsat eşitliği sunuyor. Ekonomide gerçeklikler değişiyor. Yazılım sermayesiz başlayarak, ciddi kazançlar getiriyor. Robotik yapılar şu an çok gündemde ve gelecekte daha da fazla önem kazanacak. Bu fikirlerden yola çıkarak Young Business Acedemy‘i kurduk. YBA programıyla geleceğin iş adamlarını yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bu akademide drone pilotluğu, mobil ve web yazılımları, 3 boyutlu yazıcı eğitimleri gibi paket programları gençlere sunacağız. Önümüzdeki günlerde projenin detaylarını sayfalarımızda duyuracağız.
 
***
 
-Muhafazakâr kesim gençliğinin eksiklikleri sizce nelerdir?
 
Uzmanlaşamamak. Bugün geldiğimiz noktada sadece gençlerin değil, mütedeyyin insanların belirli konularla ilgili uzmanlıklar kazanmaları gerekiyor. Gerek sosyal medyanın, gerekse Yeni Dünya Düzeni diyerek pazarlamak istedikleri bu konseptin amacı, bilgisiz ama her konuda yorum yapan kitleler üretmek. Dediğim gibi belki de sadece mütedeyyin insanların özelinde değerlendirmek yanlış fakat mütedeyyinlerin yani İslam ve onunla gelen medeniyetin konseptine göre hayatını şekillendirmesi gereken bir kitlenin bu yanlışa düşürüyor olması daha önemli. Çok fazla mücadele alanı var, çözülmesi gereken çok fazla problem var ve bu problemler ancak uzmanlıkla çözülür. İlgi/faaliyet alanlarımızda uzmanlaşmalıyız, derinleşmeliyiz. 
 
-15 Temmuz ve sonrasındaki süreçte gençlerin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bence çok ilginç bir süreçti ve gençlerin vermiş olduğu reaksiyonda ayrıca ilginçti. Sürekli eleştirilen, birçok zaaf ve eksikle suçlanan gençlerin o gün göstermiş oldukları feraset takdire şayandır. Birçoğu Sn. Cumhurbaşkanımızın talimatından çok önce hadisenin ne kadar tehlikeli olduğunu fark edip buna karşı durabilmek adına tereddüt etmeden sahaya indi. Türkiye Gençliği millî müdafaa anlamında topyekûn şerefli bir duruş sergiledi. Gençler 15 Temmuz'da her konuşmamda benim de dile getirdiğim, "Gençlerimiz toplumun sadece gücü değil, izzeti ve vicdanıdır" söyleminin karşılığını verdi. Gençler toplumların öznesidir. Her alanda ön planda, başaktör olarak sorumluluk almalıdır. 15 Temmuz bize bunu ispatladı diye düşünüyorum.    
Eleştirilerle ilgili hızlı bir toplu değerlendirme yapacak olursam haklı tarafları vardı. Örneğin; millî-manevi hassasiyetler, vizyon eksikliği, kültürel, entelektüel yozlaşı vb. önemli başlıklar altında gençlerin eleştiriyi hak eden durumu söz konusuydu. Ama 15 Temmuz'dan sonra şunu gördük; Evet, böyle bir kitle var fakat gençlerimizin genel ekseriyeti bu eleştiri grubuna dahil değil. 
Burada da beni rahatsız eden başka bir konu var. Yaşanan bu önemli olayı bir türlü ele almamız gerektiği gibi alamıyoruz. Örneğin burada sosyolojik-bilimsel bir araştırmaya ihtiyaç var. Eleştirilen gençler için bu çalışmaların akabinde projeler, çalışmalar yürütülebilir. Belki gençlere yeteri kadar eğilemiyoruz, belki de gençlerle aynı frekansta konuşamıyoruz. Ciddi ön yargılar, peşin hükümler mevcut. Gençler sorumluluk istiyor, suni gündemlerin, suni görevlerin içerisinde var olmak istemiyor. Bunu siyasetten, sivil topluma yönetim mekanizmasının her alanı için düşünebilirsiniz. Gerçek sorumluluk gerektiğinde/ve aldıklarında neler yapabileceklerini tecrübe ettik.
Sadece ülkemiz olarak değerlendirmeyelim. Bizim medeniyetimizin en önemli figürleri gençlerdi. Genç sahabelerden tutun bilim adamlarına, devlet yöneticilerinden, komutanlara sayısız örnekle örneklendirebileceğimiz gençler var tarihimizde. Fakat burada benim dikkatimi çeken husus şu, tarihi değiştiren, çok büyük başarılara/zaferlere imza atan bu gençlerin ortak noktasının "sorumluluk verilmesi" olduğunu düşünüyorum. Bu hafta bununla ilgili köşemde yazacağım. 
Özetle; gençlerimiz gençken değerlendirilmeli. Sorumluluk almalı. Evet, belki tecrübeye, vizyona, donanıma ihtiyaçları olabilir fakat bu özellikler sorumluluk altında kazanılan şeylerdir. Bu toprakların gençleri başarır.
 
-Genç MÜSİAD olarak demokrasi nöbetlerinde sahadaydınız. İzlenimleriniz nelerdir?
 
Türkiye'nin dört bir yanında, yurt dışında da şubelerimizle meydanlarda, medyada ve STK'larla birlikte ilk andan itibaren sahadaydık. Bununla ilgili o kadar çok şey söylenebilir ki... Halk uyanmış, bir grup sözde aydının köylü, çoban vb. tanımlarla hakir gördüğü halktaki ferasetin %1'i, ne kadar eğitim almış olursa olsun, ne kadar unvanı olursa olsun bu medeniyet canavarlarının hiçbirinde yok. Çok söz var söylenecek fakat bir cümleyle özetlemek istiyorum: "Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var…" Bu milletin iman dolu bir serhaddi var ve ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yöntemle yaklaşırlarsa yaklaşsınlar, hepsi birleşsin aşamayacaklar. 
 
-Her görüşten gençleri çatısı altında barındıracak bir STK kurulması sizce mümkün mü?
 
Aslında Türkiye'de birçok STK bu temelle kurulmuş. Var olan yapıları güçlendirmemiz hassasiyetlerimizi vatan sevgisi ve millî birlik noktasında geliştirmemiz gerekiyor. Politik eğilim, fikirler, metotlar farklılık gösterebilir ki bu da renktir. Önemli olan bu renklerin bu ülkenin gençlerine yakışan üslup ve karşılıklı saygı-empati sayesinde bir araya getirilerek özellikle STK alanında yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu da bizim üzerimize düşen bir sorumluluk. 
***
Gençler toplumların işlenmemiş mücevherleridir. Sivil toplum kuruluşlarının bu mücevherlerin doğru şekilde işlenmesinde ve gençliğin dinamizminin doğru alanlara yönlendirilmesinde önemi tartışılmazdır. Gençleri “araç” değil “amaç” edinen, siyasi görüşü ne olursa olsun ama MİLLÎ olan, gençlere yön verecek topluluklara ülkemizin her zaman ihtiyacı var.
Gençler olarak omuzlarımızda vatanımızın hem bugünü hem de yarını için büyük sorumluluklar yüklü. Bugünün standartları ve şartlarında sağlam kimliklerimizi inşa etmeliyiz. 15 Temmuz 2016 biz gençler için bir dönüm noktasıydı. Gençler olarak o gün “Biz de varız.” dedik. Bu ruhu, bu bilinci yitirmeden ilerlemeliyiz. Tıpkı 15 Temmuz gecesi olduğu gibi bize fırsat ve sorumluluk verilmesini beklemeden her alanda fırsatları üreten, eksiklik gördüğümüz  her yerde gidip sorumluluğu bizzat kendimiz üstlenen olmalıyız. İşte o zaman ezberleri bozan bir gençlik olmanın hakkını tam anlamıyla vermiş sayılacağız.
Üstad Necip Fazıl Gençliğe Hitabe şiirinde der ki;
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
Zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik.
"Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "Ben varım!" cevabını verici, her ferdi "Benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.