EZBER BOZANLAR-ERSİN DÜZEN

A -
A +
Medya ve televizyon dünyası gençler arasında en popüler sektörlerden... Gençler bu sektördeki isimleri yakından takip ediyor ve kendilerine örnek alıyorlar. Futbol ise milletçe tüm dertlerimizi unutturan zamanla âdeta "millî" bir sporumuz hâline geldi. Özellikle erkeklerin hayatının bir parçası futbol ve tüm kesimlere ulaşan televizyon ve medya sektörü bir araya gelince daha fazla ilgi çekiyor... Biz de televizyon ve spor dünyasından, başarılı spor spikeri, sunucu ve televizyoncu Ersin Düzen ile TRT Ulus stüdyolarında tüm kariyerini, tecrübelerini, gündemle ilgili yorumlarını ve bu camiada yer almak isteyen gençlere tavsiyelerini konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik...  EZBER BOZANLAR-ERSİN DÜZEN           Maçları izleme şansının olmadığı, radyodan dinlendiği tek kanallı dönemlerdir. Ersin Düzen futbolu çocukluğundan beri çok seven biridir. Öyle ki evde çoraplardan yaptığı topla oynar, saç fırçasını alıp eline bağıra bağıra kaydettiği maçları kız kardeşine anlatır. Rıdvan Dilmen hayranı Düzen "Küçük bir radyom vardı, kulağıma dayar, maçları dinlerdim. Kız kardeşime maçları anlatırken hep Rıdvan Dilmen’e 90. dakikada gol attırırdım. Çocukluğumun efsanesiydi” diyor... Bu hayallerle çocukluğu geçer Ersin Düzen’in. 1987 yılında babasının tayini nedeniyle taşındıkları Denizli’de Anadolu Lisesi’nde okurken radyoda çalışan bir arkadaşının yanına gider. Burada tanıştığı radyonun müdürü Düzen’in ses tonunu ve diksiyonunu beğenir, kendisine radyo programı yapmayı teklif eder. Ve böylece Ersin Düzen’in radyoculuk serüveni başlar. Üniversiteyi kazanınca turizm okumak için Eskişehir’e gider. Burada 4 sene boyunca yerel radyo ve televizyonlarda programlar yapan Ersin Düzen anlatıyor: “Mithat Körler’in sahibi olduğu Radyo Ses’te 2. Ligdeki Eskişehirspor’un maçlarını anlatmaya başladık. O zamanlar cep telefonu yoktu. Araç telefonundan maç anlatıyorduk. Bu bayağı ilgi gördü, devamını getirdik. Sonra üniversite bitti. 1997’de İstanbul maceram başladı...” İstanbul’da beş yıldızlı bir otelde resepsiyonist olarak çalışmaya başlar Düzen. “Hayalim olmasa da İstanbul’a adım atmak için tek yol okuduğum bölümle ilgli bir alanda çalışabilmekti. Öncesinde televizyon veya radyolara girmeyi çok araştırdım. Ancak girmek kolay değildi. Otelimize misafir olan Mahsun Kırmızıgül’ün vesilesiyle 9 ay sonra Star televizyonunda spor magazin programı sunmaya başladım. Süper frikik, spor haberleri, Telegol, süper lig, 1. lig, şampiyonlar ligi maç sunumları, Stadyum programı derken bu sektörde 20 yılı devirdim... Böyle anlatırken çok kısa bir süreymiş gibi dursa da, büyük emek ve tecrübeler sonucu bugünlere ulaştım” diyor...  EZBER BOZANLAR-ERSİN DÜZEN  -Sizi başarıya ne götürdü, neyi farklı yaptınız? -Hiçbir başarı bir anda olmuyor. Herkes kamera önünde görüyor ama ben işin mutfağında geliştirdim kendimi. Star televizyonu benim için bir okul gibi oldu. Telegol’ü sunarken programın hazırlanmasında, rejisinde, röportajların yapımında hep yer aldım. Yayıncısı olduğumuz şampiyonlar ligi, millî maçlar, süper ligi dönemlerinde sadece ekran önünde yer almadım. Seslendirmesini de, montajını da, kaset taşımasını da yaptım ve bunları gönülden severek yaptım. Bana hemen maç anlatma fırsatı verilmedi. Nasıl iyi maç anlatılır çok araştırdım. Sabah 9’da kanala gider, gece 12’de bülteni sunar, bitirirdim. Herkes evine gider, ben sabahlara kadar eski maçların kasetlerini koyup, sesini kısar, kendi kendime bağıra bağıra maç anlatırdım. Bu şekilde pratik kazanmaya çalıştım. Emeklerimin karşılığını da başarı olarak aldım tabii ki...   EZBER BOZANLAR-ERSİN DÜZEN                             
-Bu meslekte yetenek şart mı? Sizin yerinizde olmak isteyen gençlere tavsiyeniz ne olur?
-Elbette yetenek gerekiyor. Herkes Prof. olabilir. Ama uzmanlık dalında en iyisi olamaz. Mesela transferlere bugün büyük paralar harcanıyor. Başarılı olarak belli başlı isimleri sayabiliyoruz. Büyük takımlarda herkes forma giyemez.
Bir de yetenekli olup hiç çalışmazsanız, iyi bir noktaya gelmeniz de pek mümkün değildir. Emek vermek gerekir. Futboldan örnek verecek olursak sadece yetenek yetseydi başarıya, her yetenekli futbolcu yıldız olurdu. Bazı futbolcular var yetenekli ama bir dünya yıldızı değiller... Mesleğim özelinde konuşacak olursam ses tonu ve fiziğiniz iyi olabilir ama bu işe ilginiz azdır, eksiklerinizi gidermek için çalışmazsınız, sabırsız olabilirisiniz, izlediğiniz şeyi çabuk kavrayıp yorumlayamıyor olabilirsiniz. O zaman bu meslekte başarılı olmanız çok zordur. Bir refleksinizin olması gerekir. Sadece prompterdan akan yazıyı okumakla iyi bir sunucu olamazsınız. Futbol dışında tüm spor dallarını, dünyada neler olup bittiğini takip etmeniz, kitap okumanız, araştırmalar yapmanız gerekir. Ben hâlâ haftada 35-40 tane maç izliyorum. 20 sene geçti ben oldum demiyorum. Gençler kendilerini yetiştirme konusunda sabırsızlar. Bugün birçok alan gibi spor camiasının da takibi çok kolay. Biz sadece dergi ve kitaplardan birtakım bilgilere ulaşabiliyorduk. Şu an çağın gençlere sağladığı imkânlar gençlerde tembelliğe yol açıyor. Bir anda belli bir noktaya gelmek, birinin ‘al buraya otur’ demesini bekliyorlar. Kendi emeğiniz olmadan bir başkasının sizi çıkardığı yer geçici olur.  
EZBER BOZANLAR-ERSİN DÜZEN 
-Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’nin başkanlığı süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Aziz Yıldırım’a destek veren birçok ismin Ali Koç’un başkanlığını hayal ettiğini biliyorum. Ali Koç ister olağan ister olağanüstü kongre olsun adaylığını koyacağını açıkladı. Benim tahminime göre Mayıs 2017’de sezon sonu olağanüstü kongre olacak. Başkan, adaylığını tekrar koyar mı, derseniz, biliyorum ki onun Fenerbahçe olmadan mutlu olması pek mümkün değil. Fenerbahçe’yi çok seviyor ve iyi şeyler yapmak istiyor. Ama Aziz hoca Fenerbahçe’yi bıraksa, hayatının başka alanlarında mutluluğu arasa daha güzel olacak. Dediğim gibi birçok kişinin hayalinde Ali Koç’un başkanlığı var. Hem Fenerbahçeliliğiyle, hem yöneticilik dönemindeki ve yönetici olmadan önce de FB’ye katkılarıyla, iyi bir iş adamı ve saygın bir yapıya sahip olmasıyla başkanlığın kendisine yakışacağını düşünüyorum.
 
- Meslek hayatınızda en zorlandığınız an neydi?
-İspanya maçında Arda Turan’a gösterilen tepki anı. Arda’nın ayağına top gelince bizim taraftarın ıslıklaması, İspanya taraftarının Arda’yı sahiplenerek alkışlaması beni çok duygulandırdı, üzüldüm, gözlerim doldu. O anı bir ben bir de Arda iyi anlayabilir. Ben bu duruma yayında bir tepki gösterdim. “İspanyollar alkışlıyorken bizim taraftarımız tepki gösteriyorsa ben buna isyan ederim” dedim. Bunun üzerine çok tepki aldım. Vatan haini muamelesi gördüm. O gün twitterda 1. sırada Fatih Terim 2. sırada ben vardım. Çok ağır ithamlar aldım. Pişman mıyım? Hayır. Ben o an hissettiğimi yansıttım.
Benim maç anlatmamı beğenmeyebilirsiniz. Bu eleştirileri kabul ediyorum. Ama mesleğim dışında ideolojik sebepler işin içine giriyorsa bu eleştirileri kesinlikle kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanımızın iftarına katıldım diye eleştiriliyorsam buna dur derim. Ben cumhurbaşkanımızı belediye başkanlığı döneminden beri tanıyorum. Benim duruşumu kimsenin sorgulama hakkı yoktur.  
-Söylenildiği gibi koyu Fenerbahçeli misiniz?
-Eğer duygularıma yenik biri olsam bu zamana kadar bu işi yapamam. Bugüne kadar en fazla bilinen spor programlarında yer aldım. Eğer böyle bir tutumum olsa bu durum kariyerimi etkilerdi. Ben çocukluğumda Fenerbahçeliydim. Ama artık öyle bir duygu kalmadı bende. Ama sorsanız Fenerbahçeliyim. Dengeli yaklaşıyorum. Programlarımda FB’nin propagandasını yapmıyorum. Galatasaray’ın şampiyonluğunda en iyi kutlama programını yaptım. Aynı şekilde geçtiğimiz sezon Beşiktaş’ın şampiyonluğunda da tüm futbolcuları, hocayı, başkanı stüdyomda ağırladım, güzel bir program oldu. Ben işimi iyi yapmaya çalışıyorum. Tek hedefim bu. Trabzon şampiyon olsun en güzel şampiyonluk programını yaparım.
  -İyi futbol yorumcusu futbol kökenli olmak zorunda mıdır? -İyi yorumcu kavramına katılmıyorum. TRT Stadyum programımda Kaya Çilingiroğlu için eleştiriler geliyor. Kaya Çilingiroğlu’nun hiçbir yere bağlılığı olmadığı için dobra konuşur. Futbol açısından yorumları tatmin etmeyebilir. Ancak objektif yorumlar yapıyor. Programa farklı bir değer kattığını düşünüyorum.  
-İlerleyen dönemlerde neler yapmayı planlıyorsunuz ve kendinizi nerede görmek istersiniz?
-Medya ve televizyonculuk alanında bir okul açmak istiyorum. Bu sektörde yer almak isteyen, kendilerini bu sektörde geliştirmek isteyen gençler var. 20 yıllık radyo, televizyon ve medya tecrübelerimi gençlere aktarmak istiyorum...
İleride kendinizi nerede görmek istersiniz sorusuna gelince bir televizyon kanalı yöneticiliği yapmak diyebilirim...               *** Ersin Düzen’den gençlere: Gelecekte bir işi daha iyi yapmak için geçmişte emek vermek gerekir. "Tırnaklarınla kazıyarak başarmak” tabirine uygun hayatınız olmalıdır. Allah o zaman yardım eder...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.