Parçalı çubuklu parçaladı

A -
A +
Galatasaray maç biterken en usta oyuncusunun marifetiyle her iki 90'a da yaptığı muhteşem vuruşlarla maçı kazanmayı başardı. Bu bitiş düdüğündeki yorumumdur.
Ancak maçın analizini yapmamız gerekirse bazı gerçeklerle de yüzleşmemiz gerekir. Galatasaray, 10 kişi kalmasa Fenerbahçe'yi yenebilir miydi? Bunun cevabını her halde kimse veremez. 
Ama 10 kişi kalması da tamamen Fenerbahçe'nin hatasıydı. Eğer maç, son 3-5 dakikaya sığmışsa bunda en büyük eksiklik galip takım adına pas kalitesindeki düşüklüktür. Efektif pas konusunda daha başarılı olan Fenerbahçe maçı bir eksik kaldığı anda kaybetmişti zaten. 
Şimdi başa dönelim.
Maçın hakemi, çaldığı düdükte iki taraftan birinin mutlak şikayetçi olacağı bir maçı yönetecekti. Bunun temelleri de hafta içinde atılmıştı. İlk 45 dakikada sadece bir 10 dakika parıldayan Galatasaray geri kalan bölümü rakibine verdi. Bu bölümde Dzemaili, "Ben kimim, burası neresi?" havasında oynadığı için ağırlık konuk takımdaydı. 
İkinci yarıda Caner'i iyi kapatan Veysel'i eleştirim; ilk 45'te kendi savunduğu bölgeden ileriye çıkan Gökhan Gönül vasıtasıyla tam 8 kez, asist gibi orta yiyen Tarık'a yapacağım eleştiriden daha hafiftir. 
Ancak; ne zaman ki maç döndü 10'a 11'e, o zaman halı saha maçı izler gibi olduk. Prandelli, kariyerini inkar ederek, belki de ilk defa 2 forvete hatta Emre Çolak'ı alarak üç hücumcuya döndü. İşte orada bir usta çıktı, sahaya. Hani herkes tahtayı keser, traşlar ve ortaya bir masa çıkarır ama bir usta vardır ki, çıkardığı masa 100 yıl yaşar ve o masa bir antika olur..
İşte Sneijder ve diğer adıyla "nişancı" anlamına gelen "SCHNEİ-P-DER" topa öyle bir vurur ki, Volkan değil ne kadar Volkan olsa çıkaramaz.

MAÇIN ADAMI
Wesley Sneijder

KIRILMA ANI
Tartışmasız Alves'i karatesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.