Yenileceksen böyle yenil...

A -
A +
İkinci yarıda yenmeyi denedik hiç olmazsa. Avrupa'ya veda ettik ama ilk defa yenmeyi denerken yenemedik. Buna da şükür!.. Başa dönelim.
Kanaatim o ki; Prandelli'nin oyun anlayışına ve kadro dizilişine muamele yapılmış ve "üçlü defans, ikili ön libero, kanatsız oyun" gibi saçmalıklar önlenmiş.
Bu kadroyu gördüğümde edindiğim bir intiba idi.
Maçın ilk yarısındaki görüşüm ise daha temkinli, daha doğru ve rakip kaleye çok seyrek giden Galatasaray'ın savunmada gösterdiği özenli gayret oldu...
Semih'e yapılan faul, karşı karşıya kalan oyuncunun aktif alandaki hamlesi gibi ayrıntıları atlayan Hırvat hakemin ve yardımcısının katkıda bulunduğu çok önemli iki gol pozisyonu dışında eksiğimiz ortada topu tutamamak ve yediğimiz baskı nedeniyle ayağa çıkamayıp markajdaki Burak'a uzun uzun atmak zorunda kalmamızdı. 
İlk yarının berabere gitmesinde büyük katkısı olduğunu söyleyebilirim. Ancak en azından tek kanatla bile olsa yan çizgileri ilk defa bu kadar istekli olarak kullanmayı deneyen Galatasaray'ın geride olmayı hak etmediğini düşünüyorum... 
İkinci yarıda rakip ceza alanı önünde set oyununu ilk defa kurgulayan Galatasaray tamamen "böyle oyna, yenil, canımı ye" formatındaydı...
Bu tarz oyun 0-0'ken oynanması gereken bir oyundu ve bu tür bir oyunda da Umut gerekiyordu...
Sonuç:
Prandelli'nin vedası değil, Galatasaray'ın Prandelli marifetiyle Avrupa'ya vedası adlı bir film izledik bu sezon vizyona giren. 
Böyle devam ederse, lige veda da yakındır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.