Statüko...

A -
A +

Galatasaray kongresini ayrıntılı takip edenlerdenim…
Gün boyunca inşaat, arsa alımı, üst kullanım tapusu, alacak verecek arasında boğulan konuşmalardan gelecekle ilgili bir umut kırıntısı çıkarmaya çalıştım…
Pek başaramadım...
İbra gerçekleşti ki; bu Galatasaray öğretisinde hep böyle olmuştur. Bir kez, o da Adnan Polat döneminde bu gelenek çiğnenmişti...
Mali ve idari ibra gerçekleşti ama içinde sportif başarıdan hiç söz edilmeyen saatler süren oturumda; ben sportif konudan ibra edildiklerini düşünmüyorum…
Bir tatminsizlik var ortada…
Sadece geçmişin açtığı delikleri kapatmak için çabalayan bir Dursun Özbek vardı karşımızda…
O günkü konuşmalardan Kadir Çetinçalı’yı biraz abartılmış bir aktivist gibi bulduğumu ama Tunç Üner’in doğruları söyleme sevimsizliğini üstüne alarak çok kişinin yüzüne karşı gerçekleri dile getirdiğini gördüm...
Bir de ‘ihraç’ konusu var ki, neden ‘parçalı ihraç’ gerçekleştiğini algılamakta zorlandım.
Keşke o konuya hiç girmeselerdi, çünkü benim boyumu aştığı gibi gördüğüm kadarıyla onların da boyunu aşmış...
Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim’ sözündeki ‘ahlâk’ olgusunun ıskalandığını düşündüm o an…
Mesela; Alp Yalman, Levent Nazioğlu istifaları ile bir kenara çekilen Nasuhi Sezgin meselelerine açıklık getirilmediğini algıladım ben...
Ayrıca ihraç meselesinin ‘aidat’ ile ‘ahlâk’ arasına hatta ‘ihanet’ düzeyinde karıştırılmasına ve bir çorbaya çevrilmesine inanamadım... 
O genel kurulda gelecek planlamasını ise hiç hissedemedim…
Mehmet Özbek konusunda bir açıklama ya da bir hamle bekleyenlerin sayısının da statükocu kitlenin sayısı kadar olduğunu gördüm...
Ne kuralı? 
Kuralın ‘yerli’ mi ‘yabancı’ mı üzerine kurulu olduğunu hâlâ daha öğrenemedik…
Türkiye Futbol Direktörü kuralın bir ‘yerli kuralı’ olduğunu söylüyor ama Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı bir ‘yabancı kuralı’ olduğunu söylüyor...
UEFA yaptırım uygulayabiliyor ama TFF’den tık yok...
Karnından konuşanların arasına sıkışıp kaldı futbol âlemi...
Yerli oynatanlar için bir havuzda toplanıp teşvik amaçlı olarak hak edenlere verileceği söylenen bir proje vardı...
Öylece durduğu yerde duruyor...
Kuralımızın daha adını koyamamışız ki; nasıl uygulayacağız...
Milli rüzgâr...
Oynadık ve tekrar gelecekle ilgili umut yeşerttik…
Oyunumuz iyi değildi ama tabela bizden yana duruyordu…
Sonra bir de Moldova karşısında kimleri nasıl kullanabileceğimizi test ettik…
Oyun olarak umutlu değiliz ama yine de puan cetveli, sonunda bir yerlere ulaşabileceğimizi söylüyor...
Ama şimdilik...

POST-İT

Video hakem!

Bir hakem, atakta olan takım için ‘ofsayt’ düdüğü çaldı ve endirekt serbest vuruşa hükmetti...
Kulağına videodan izleyenler ‘ofsayt olmadığını’ söylediler ve hakem de geri dönerek kararını değiştirdi…
Sonra akşam 16 kameralı yayında gördük ki pozisyon ofsaytmış ve hakemin kararı doğru, video hakeminki yanlışmış…
N’ooolcek şinci?..

S-ÖZ: “Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin. Belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından...”              Dostoyevski     

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.