Cin şişeden çıktı...

A -
A +

Sonunda en zarif, en taraftarsız, en sakin ve en kendi halinde bildiğimiz İstanbul Başakşehir takımı oyuncuları bile kontrolden çıktı. İşin özünde ne yatarsa yatsın; yapılan tek kelimeyle ayıp ve çirkindir. Ama bizim top meselelerimizin nereye geldiğinin de açık bir göstergesidir…

Diyelim ki bir Rizespor taraftarı küfretti...
Diyelim ki kafana bir şey attı...
Diyelim ki kontrolden çıktı ağzından salyalar akarak tel örgüleri aşmaya çalıştı…
Susacaksın...
Dönüp gideceksin...
Ayıbı yapanı ayıbıyla baş başa bırakacak erdemliliği göstereceksin...
Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi hayali kuruyorsan şayet; olgun davranacak ve örnek olacaksın...
Ligin sonu yaklaştıkça, sahalarda ve saha kenarlarında hatta saha çıkışlarında bıktık artık ‘görmek istemediğimiz hareketlerin’ görülmesinden...
İstemiyoruz ama hep görüyoruz...
Ne demek omzunda kamerası olan bir adama en güçlü kuvvetli ızbandutlarınla saldırmak...
Millî oyuncularınla sokak kavgasına girişmek...
Bunu en son yapma ihtimali olan bir ekibin yapılanların en şiddetlisinde baş aktör olması aslında geldiğimiz durumun bir izahıdır...
Artık cin şişeden çıkmıştır, sinirler gerilmiştir ve kalan haftalarda toplumun gerginliğinin statlara taşınmasının önüne geçmek gittikçe zorlaşmaktadır...
Bunlar ne geçiştirilebilecek, ne de halının altına süpürülecek olaylar değildir...
Üstelik…
Artarak büyümektedir...
Oranın dönüşünde olmamış mıdır bir silahlı saldırı ve o olayın da baş aktörü Emre Belözoğlu değil midir?
Emre’yi sevmiyor olabilirsiniz...
Nefret de ediyor olabilirsiniz...
Ama oyun oynanırken ve bittikten sonra küfredemezsiniz...
Olan da kamera emekçisine olur ki onun hiçbir günahı yoktur...
Ne demektir, yere düşmüş birine tekme atmak?
Artık öyle bir hale geldik ki, son iki deplasmandır Kadıköy’de bir ‘hoş geldiniz’ çok görülen Galatasaray yönetimi de Fenerbahçelilerle hiç ilgilenmedi...
Ne ev sahipliği kaldı artık, ne de komşuluk...
Sadece düşmanlık…

En etkili seyirci...
Bana göre Eskişehirspor taraftarı şu an itibarıyla takımının en etkili ve en yoğun destekçisi olarak bir numaraya oturdu...
Tezahürat yapmanın ötesinde sanki ‘terapi’ yapıyorlar...
İnletiyorlar ortalığı…
Oyuncularını ve rakibi incitmeden ‘hep destek tam destek’ prensibinin kitabını baştan yazıyorlar...
Amigo Orhan’ın ruhu dolaşıyor tribünlerde...
Takımı coşturarak maç seyrediyorlar...

Gelecek geliyor...
Gelecekte Messi gibi artistlere mi, Ronaldo gibi robotlara mı biat edeceğiz?
Sokakta ve arsada oynayan çocuklardan mı, laboratuvarda yetiştirilen çocuklardan mı medet umacağız?
İki taştan kale yapıp oynayanlarla mı, yoksa play station’dan, joy stick’ten fırlayanlardan mı medet umacağız?
Gelecek Messi gibilerin değil de Ronaldo gibilerin olacaksa, ben iyi ki meslek hayatımın sonlarına gelmişim…

POST-İT

Top oynayan gençlerden kurulu ve çok koşan OLİMPİK LYON mu; yoksa UEFA’nın kucağında pışpışlanan 
POLİTİK LYON mu?

S-ÖZ: “Kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz, çünkü güvendiği dal değil kendi kanatlarıdır...”   
            Anonim

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.