Bir şehir efsanesi...

A -
A +

Bir yanda iki maçın; ayak topuyla el topunun son saniyesinde ve son atışta bütün bir sezonu yerle bir eden bir kibir şampiyonu, hemen ardından Avrupa’nın en iyisi olmak için tüm ülkenin enerjisini ve duasını arkasına alan aynı camianın bir başka takımı...

Önce başarının büyüklüğünden söz edelim. Biraz zaman geçince anlayacağız Avrupa’nın gözüne soka soka nasıl bir başarı elde ettiğimizi...
Şu sıralar ve o gece bir elinde Fenerbahçe bayrağı, diğerinde Türk bayrağı ile sokaklara dökülme gecesiydi ve devam ediyor...
Etsin...
Gelelim şehre yayılan dedikodulara...
Acaba gerçekten öyle mi?
Koca bir camianın ve de ülkenin yüz akı sayılan basketbol takımının başarısı; acaba gerçekten başkan anlamadığı için ne kadro yapılanmasına ne de oyun planlamasına karışmıyor da; ondan mı bir başarı var ortada?
Bu bakış açısı elle tutulacak kadar net bir biçimde dillendiriliyor artık...
Karıştığı, tribünleri kurcaladığı, rakiplerine sataştığı ve kibirden ortalığın toz duman olduğu branşların hepsinde de hüsran varmış...
Öyle diyenler var...
Hakan Bilal Kutlualp’ten girip, Saadettin Saran’dan çıkan, Atilla Kıyat’a uğrayıp Tahir Kıran’dan dem vuranlar da işin bir başka boyutu...
“Bana ne Topuk Yaylası’ndan, bana ne kürekçilerin başarısından, madem 50 bin kişiye stat yaptın ve toplayabileceğin en büyük kalabalık futbola geliyor; o zaman adam gibi takım kur, mücadele etsin sonuna kadar, biz de gelelim... Hem sadece senin seçtiklerin değil, tüm Fenerbahçeliler gelelim” diyen gönüldaşları var bu camianın...
Önlerinde de Avrupa’nın tepesine abone olmuş bir basketbol takımı örneği var...
Tutarlılık istiyorlar...
Söylediklerinin arkasında dursun istiyorlar...
Vee...
Haklılar...

Galatasaray’daki arıza ise öyle servise gönderip parça değiştirmekle onarılacak gibi değil...
Sorun ve sorunun kaynağını oluşturan ‘muhalifler’ gün geçtikçe sayısal olarak büyüdükleri gibi; camianın ‘ağır abileri’ tarafından da destekleniyorlar...
Başkan; biraz da inatlaşarak çözümün değil, sorunun parçası olmayı seçiyor ve sürdürüyor...
Bu tür eleştirileri de doğru ve yerinde yapılmış yapıcı eleştiriler olarak kabullenmiyor...
Hadi tribün aceleci ve yanıltılmış olabilir ama camianın önde gelen akil adamlarının hepsi de yanılıyor olabilir mi?
Başkan bunu bir sorgulasa meseleyi halletmek yolunda önemli bir adım atacak gibi görünüyor...

Beşiktaş Şenol Güneş ile; yani ‘Hababam Sınıfının Kel Mahmut Hocası’ kadar sinekten yağ çıkaran bir ‘sevk ve idare’ üstadı ile yollarını ayıracak gibi...
Biraz da Güneş’in yorulması ve bir efsane gibi bırakması da akıllıca bir hareket gibi görünüyor...
Hoca dinlenebilir ve daha güçlü dönebilir teknik adamlığa...
Amaa...
Beşiktaş bu ‘haylazlar ordusunu’ onun kadar iyi yönetecek ve iki şampiyonluk çıkaracak bir başka hoca bulabilir mi?

Trabzon camiası yine işi gücü bıraktı ve yollara düştü artık eskimiş olan ‘haklarını geri almak’ gayretiyle...
Ne zaman işler biraz sarpa sarsa, bir tutunacak dal oluyor ‘kupamızı verin’ tutkusu...
Şimdi de Avrupa yollarında Türk Futbol Federasyonu’na yaptırım uygulanması ricası ve temennisiyle yollara düştüler...
Nafile çaba gibi...
Dikkatleri başka yöne çekme algısı...
Bu nedenledir ki bir türlü ‘fabrika ayarlarına’ dönemiyorlar...

POST-İT

Kadınlar voleybolda dünyanın tepesinde...
Kızlardan oluşan bir başka takım adına “Yakın Doğu Üniversitesi” deniyor ve “şampiyon” diye okunuyor; Avrupa’nın en tepesinde...
Fenerbahçe basketbol takımı Avrupa’nın ağzının suyunu akıttığı bir kupayı ülkemize getiriyor ve müzesine koyuyor...
Acaba diyorum; futbolu biraz kenara bıraksak da bu branşlara mı yönelsek!..

S-ÖZ: “Eğer son birkaç yılda önemli bir fikrinizi değiştirip yenisini edinemediyseniz, hemen nabzınızı kontrol edin. Ölmüş olabilirsiniz.”         Gelett Burge

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.