İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı olmaz

 

Asla unutmayın ki; bu dünyada hiç eleştirilmeden yaşamak, sadece ölülerin ve delilerin ayrıcalığıdır... O zaman aynı hatada ısrar edenleri hiç acımadan eleştirelim.

Çünkü insan sadece söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur...

Yaşamda en önemli şey kazançlarımızı kullanmak değildir. Bunu herkes yapar. Asıl önemli olan şey, kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır. Bu zekâ gerektirir... Ve akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur...

Elimizde bir futbol takımı var ve onun oyuncu grubu.

Bu şekilde oluşturulmuş bir takım asla ‘hızlı’ oynayamaz ve son birkaç yıldır bunun çaresi üretilemiyor...

Kendi içindeki problemleri kamuoyunun önüne atıp tartıştırıyor ve bunun etkileri karşısında çaresiz kalıyor...

10 Sneijder koysanız takıma, yedekleri de en azından Dani Alves, Morata ve Alexis Sanchez filan olsa, bu takımın içinde bir Carole varsa eğer; her takım sizi oradan delik deşik eder, buna da bir çare düşünemeyen bir teknik adam ve transfer komitesi ile işte böyle sürünür gidersiniz...

Skandal maçlar ve yenilgilere mahkûm olursunuz...

Yasin saçma sapan tercihler yapar ve her vurduğu gol oluyormuş gibi pas verecek yerde vurmaya, vuracak yerde de çalım atmaya kalktıkça ve siz bunun böyle olmaması gerektiğini ona öğretemedikçe; daha çok maymun ederler sizi...

Aslanın maymun hâli...

Bırakın hızlı oynamayı, hızlı düşünebilmekten bile aciz bir oyuncu gurubunu bir araya getirmişsiniz ve başarı bekliyorsunuz...

Hadi canım sen de...

Madem yükleme döneminde gidiyorsunuz hazır bir takıma karşı, üç gün önce dizginleri gevşetip, oyuncuları rahatlatmak ve ortayı beşleyip önce maçı ve skoru tutmak, sonra da rövanşta parçalamak gerekmez miydi... Bunu benim antrenman bilimim bile bana söylüyor...

Şimdi takım eylül ayında hazır olup Karabükspor’u yense ne yazar... Avrupa’dan arkasına teneke bağlanıp gönderildikten sonra...

Şimdi; kimin formasını pazarlayıp neyi seyretmeleri için kombine satacaksınız?

Biraz ‘bilen’ kim var etrafınızda ki; sorup çözüm üretesiniz...

Gerçekleştirmek istediğiniz bir rüyanız varsa, yapacağınız ilk şey, önce uyanmaktır...

Son maçınızda takımın Sabri kadar bile savaş, mücadele ve enerji koyacak adamının olmadığını görmüyor musunuz?

Carole Tolga’dan alır Selçuk’a verir, Selçuk’tan alır Tolga’ya verir, en amatör takım bile toparlanıp kademeyi koyar karşınıza ve sonra da Yasin abuk subuk bir şut çıkarır dağlara taşlara...

Bu takımı bunun için mi kurdunuz?

Bu mudur sisteminiz?

Bu mudur taktik planlamanız?

Benim Sneijder yorumum

Ben gitmesini isteyenlerdenim...

Bu şekilde olması çirkin, bu kadar geç olması ise bir iş bilmezliktir bana göre...

Taraftarın gözünde kahramanlaşmasına izin verildikten sonra geç kalınmış bir operasyondur...

Sneijder’in Galatasaray’a verdiklerinden daha fazlasını; çuvalla para ile birlikte prestij ve var olma durumunu da ekleyerek Galatasaray’ın ona verdiğini düşünenlerdenim...

Geçtiğimiz sezon bir Kasımpaşa, bir Osmanlıspor maçlarını oynasa ve adam gibi oynasa bu takım şimdi bu tarihte bu maçı oynamak durumunda kalmazdı...

Kendi oyuncu gurubunu oluşturup, teknik adam meselesinde müdahil olmadığını da kimse bana anlatamaz...

Faydadan çok zarar vermiştir...

Bavulla para alıp İbiza adasındaki barını takımından daha çok korur ve kollar olmuştur...

Bruma’yı kanatlarının altına almış, Selçuk ve Sinan’ın iki sezonluk kaybına çanak tutmuştur...

Hatırladığım birkaç enstantanesi vardır ama aldığı maç sayısı üçü geçmez üç sezonda...

Gitmeliydi...

Ben gitmesinden çok mutlu olanlardanım...

Galatasaray’ı düşünüyor olsaydı; farklı düşünür ve konuşur, gelir ve çalışır, üstüne de şu Östersunds maçını alırdı bana...

Şu sözü çok önemserim ve benimserim:

Önemli olan yere düşüp düşmemen değil, tekrar ayağa kalkıp kalkmamandır.

Vince Lombardini denilen bir zat söylemiş.

Gittiği her yerden problemli ve gergin ayrılan bu Hollandalı düşüştedir ama Galatasaray’ın silkinme ihtimali hâlâ daha mevcuttur..