Çiçeği büyüten şimşek değil yağmurdur

A -
A +

Galatasaray’ın en büyük ve gerçek sorunu; üretilen ‘negatif enerjinin’ boşalacak bir delik bulamaması ve balonun fazla gazdan patlayacak duruma gelmesidir. Hatta patlamasıdır. Her tarafı negatif enerjiyle donatılmış bir takımın acilen tedaviye ihtiyacı vardır..

Mesele; ne teknik adamın yetersizliği veya bilgisizliği ve hatta tecrübesizliği ne de yönetimin kötü niyetlerle donatılmış olmasıdır...
Mesele; ne oyuncu grubunun yetersizliği ne de yanlış dizilip yanlış oynamasıdır...
Mesele ‘negatif enerji’ üreten insan sayısının tavan yapmış olmasıdır...
Biraz açalım konuyu...
Igor Tudor tarzı, duruşu ve vücut diliyle sıcak yaklaşımlardan nasibini almamış olan, ikili ilişkilerinde sevgiyi değil kural ve disiplini öne çıkaran bir teknik adamdır ve bu nedenle bizim yapımıza uymamaktadır...
Negatif enerjinin kaynağı Tudor’un kendisidir...
Acilen takımın içindeki sevgisizliği, iletişim bozukluğunu, arkadaş olan oyuncu sayısını artırarak gidermek çaresini üretmeyi denemelidir...
Önce kendisi değişmelidir...
Yasin, Selçuk, yakın tarihte Sneijder, Sinan, negatif enerji üretiminin kaynağı olmuşlardır ve bu arıza tüm takıma sirayet ederek bir ‘salgın hastalığa’ dönmüştür...
Bu kadar eksi enerjiden bir sinerji çıkması mümkün değildir...
Futbolla bilerek ve bilinçli ilgilenen yönetici sayısı hemen hemen hiç yoktur. Ve bu asla Tudor’un sportif direktör olarak tanımladığı ama sadece transfer girişimlerini organize eden kişi olamaz. Cenk Ergün transferde kazık yenmesini önlemek için oradadır ama takımın tribün ve medya ilişkisini düzenlemekte başarısızdır, çünkü ana görevi bu değildir...
Ya sahanın dışındaki durum 
İşin o kısmı daha da vahimdir...
En büyük negatif enerji kaynağı; başkan Dursun Özbek’ten başlayarak aşağıya doğru tüm yönetimin sevimsiz, aceleci, el yumruğu yemeyenin kendininkini balyoz sandığı bir durumdan yayılmaktadır...
Galatasaray’ın yönetim, teknik ekip ve oyuncu gurubu içinde bir tane sevimli, sıcakkanlı ve arkadaş canlısı bir isim söyleyebilir misiniz?
Hayır...
Yok çünkü...
Sinerji için enerji gerekir ama o da negatif olunca takımın tribün iletişimi de tamamen kopmuştur...
Bu durum, taraftarı da sevimsiz hale getirmiştir...
Yönetim gitsin, Tudor gitsin, Selçuk gitsin, Sinan gitsin, Yasin gitsin salvolarından sadece Carole gitsin yorumunda haklıdırlar...
İki küfürlü Tweet attıkları için Semih kaçar gibi gitti...
Eminim ki Selçuk gidecek ama gidecek yeri yok...
Bunların gitmesi, teknik adamın değişmesi ne kadar pahalı bir organizasyona dönüşür; onu sorgulamaz tribün ahalisi...
O sadece sehpaları kurar ve tekmeler...
O nedenle değil midir ki; durumun “Selçuk’u alana Yasin bedava” sloganına dönüşmesi.
Bütün bunları bir sevimli adam, bir sevimli söylem birkaç pozitif görüntü bir anda giderebilir ama bunun yolu kadro mühendisliğinden değil davranış mühendisliğinden geçer.
 O zaman başlığımı açmak isterim biraz daha..
“Sesinizi yükseltmek yerine seçtiğiniz kelimeleri iyi seçin ve etkisini artırın ve unutmayın ki; çiçekleri büyüten şimşekler değil, yağmurdur..”

POST-İT

Galatasaray bir sert kabukla değil, incecik bir zarla kaplı gibi duruşunu da gözden geçirmelidir...
İletişim sorunlarını ve sevimsizlik abidesi gibi duruşu olanları acilen arkaya çekmeli, öne bu konuda etkili olabilecekleri sürmelidir...
Muhalefeti de dışlamak hatta ihraç yöntemleri araştırmak yerine; onları içine çekmeli, arasına almalı ve ‘sinerji’ oluşturup mevcut ‘negatif enerjiyi’ sıfırlamalıdır...

S-ÖZ: “Birine çamur atmadan önce iyice düşün ve sakın unutma ki; ilk önce senin elin kirlenecektir..”            LEO TOLSTOY

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.