Eylem biçmek için düşünecek

A -
A +

Bu hafta kafamı kurcalayan bazı ‘tuhaf’ ve çoğu spor dünyasında bir yerlerle yamanacak düşünce gezintilerine çıkmak istiyorum. Ya bana dolu yağmur ve sel vurdu, ya da sıcaktan bunaldım ama şu lig başlayıncaya kadar hayalî ve ütopik gelişmelere tahammülüm kalmadı. 

‘Burnunda peynir bulaşığı olan kendini mandıracı zannedermiş” diye bir sözden yola çıkalım.
Olmayan parasını harcayan, gelmesi ‘ihtimal’ olanın çok üstünde ‘reel borçlanma’ yoluna giren ve çoğu ‘toplama’ takımlara çevrilmiş ve adına ‘yeni yapılanma’ denilmiş ama güçlenmekten nasibini almamış gelişmelerden söz ediyorum...
Şuna benziyor bu durum:
‘Berber dükkânının camına Brad Pitt ve Kıvanç Tatlıtuğ resmi asılır ve her içeri giren yarım saat sonra bu iki yakışıklı gibi çıkacağını zanneder...’
Alırsınız bir kanat oyuncusunu 25 gollük orta asisti ortalamasıyla ama onun arkasındaki ve yanındaki farklı olacağı için sizde kalıverir üç orta ve iki isabet istatistiğiyle...
Sezonda 20 gol atmış bir adamın arkasındaki orta saha başkadır, size geldiğinde başka...
Fazlasıyla bir ‘toplama takım’ durumuna düşen Galatasaray’ın tüm bu sansasyonel adamları ortak bir ülkü için 8 ay boyunca sevk ve idare edilebilmesi tek sorunudur...
Nasıl ki çok fazla sağlık programı seyreder ve dili sürçmüş birinin ‘günde bir kez tok karnına’ yerine ‘sabah akşam aç karnına’ demesi üzerine veya bir sağlık yazısının ‘suya karıştırılarak’ yerine mürettip hatası nedeniyle ’üzerine limon sıkarak’ yazdığı için ölüverirseniz; işte öyle bir şeydir transferin yerine oturması...
Çok baş ağrıtacak bir duruma düşmek üzereler; çünkü gelecekle ilgili bir planları yok, sadece ‘an’ ile meşguller...
Neden her bir Galatasaray taraftarı kendini ‘tamir edilmeyi bekleyen bozuk saat gibi’ hissetmektedir ve taraftar her ‘cevap’ beklediğinde yönetimi ona yeni bir ‘bilmece’ vermektedir?..
Uçurumun kenarıdır orası...
Ve unutmayın ki; ‘uçurumdan ittiğiniz bir taşa akıl verebilseydiniz, kendi isteği ile düştüğüne inanırdı...’

Erken öten horoz..
Başakşehir ‘hepimizin ikinci takımı’ gibi bir misyonu üstlenerek ve giderek büyüyerek yoluna devam ediyordu...
Birdenbire, yarıştığı bir rakibine resmî sitesinden ‘göndermede’ bulunup taraftar önerdi; işte o an savruldu rüzgârda...
Sevimliliğinden yitirdi...
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor atışabilir, birbirini kızdırabilir, hatta alay bile edebilirler...
Ancak Başakşehir’in o araya karışması için en az 30-40 sene ülkede ve dışarda çok şeyi başarmış, bir hareketiyle 20-30 bin kişiyi hareketlendirebilecek birikime sahip olması gerekir...
Kendini toplama bir takımla dev aynasında görmektir ki bu durum; o ayna bir anda ‘içbükey’ göstermeye başlar...

POST-İT

“Terim’i sevenler” ve “Terim’den nefret edenler” diye ikiye ayrılırız hemen...
Ondan nefret edenlerin çoğu; bir Fatih Terim’i olmayanlardır...
Hocanın bilgisini hemen sorgularız, bayılırız becerebildiklerini asla hayal bile edemeyeceklerin onun beline beline vurmasına...
Büyük yanlışlar yaptı...
Ama her insan kadar...
O sadece çok göz önünde olduğu için ve sırtına yüklendiği unvan ve apoletler sebebiyle yakışıksız bulundu ve gönderildi...
Bütün bunlar; yaptıklarını aslında yapmamış olduğunu ve bilgisini ve becerilerini yok saymamız demek değildir...
Galatasaraylı olanlardan hayata karşı duruşu nedeniyle sevmeyenler olabilir...
Galatasaraylı olmayanlardan zaten sevmeleri beklenemez ve başına gelenlerden haz duyanlar da çoğunluktadır...
Onun çıkmaz sokağı burasıdır...

S-ÖZ: Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. (Efsane boksör Joe Louis)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.