2018 hayırlı olsun…

A -
A +

Birkaç notum var yıl başlarken iletmek istediğim.
Mesela...
Bir buçuk stoperiyle iki şampiyonluk elde eden Şenol Güneş’in iki buçuk stoperiyle kafasının karışmayacağının ve o bölgede insanî değerlere dayalı arıza çıkıp çıkmayacağını izleyeceğiz…
Santrforsuz oynamayı deneyen ve elindekileri çıkarmaya çalışan Aykut Kocaman’ın Oğuz Kağan ve Elif Elmas gibi iki genci kullanma cesaretinin olup olmadığını göreceğiz…
Ligin en yaşlı takımının geleceği olmadığı apaçık ortada dururken bugünü kotarma konusundaki başarısının mayıs ayına kadar ne denli cevval biçimde sürüp süremeyeceğini izleyeceğiz…
Einstein diyor ki…
“Problemleri onları çıkaranlarla çözemezsiniz...”
Hani dedim 20 Ocak günü kongre var da...
Ligin ilk yarısındaki bir tabloyu araştırdım. Teknik adamların oyuna müdahale edip kenardan getirdikleri adamların skora yansıttıkları golleri kurcaladım.
Abdullah Avcı, Aykut Kocaman ve Marius Sumudica tam 51 hamle yapmış 90 dakikalara. Ve Avcı 5 gol bulmuş oyuna soktuklarından ve zirvede. Kocaman 5, Sumudica 4 gol bulmuş...
Şenol Güneş kenardan 47 oyuncu atmış sahaya ve onlardan sadece 3 gol bulabilmiş…
İlk yarıda en fazla kırmızıyı (12 maç, 7 kırmızı) Ali Palabıyık, en fazla sarıyı ise (12 maç, 59 sarı) Fırat Aydınus çıkarmış. Ayrıca Ali Palabıyık 12 maçta 8 penaltıyla bir başka konuda da zirvede…
Ayrıca gol paylaşımında takımın üç oyuncusu attıkları gollerle Galatasaray’ı Avrupa’nın 12. sırasına taşımışlar…
Gomis, Tolga ve Maicon üçlüsü 10 büyük ligde toplam gol sayısı ile bütün takımların arasında 12. sırayı almış...

Canlı maçtaki yorumcular...
Maç 3-2, sahada oyuncular birbirine girmiş, son 10 dakika ve adrenalin had safhada...
Maçı anlatan çırpınıyor heyecanı hissettirmek için...
Tam o anda...
Yorumcu devreye giriyor, sesi uzaktan geliyor ve kendi bilgisini adeta ‘kusarak’ bize iletmeye başlıyor…
“Koşu mesafesi, kilometre sayısı, geçiş oyunu (ne demekse bu yeni moda)” üzerine safsatalar üretiyor…
Üstelik bunu mıy mıy bir sesle yapıyor ve bunu maçın da, maçı anlatan spikerin de temposunun dışında kalarak yapıyor...
Anlatana da dinleyene azap...
Kendilerinin futboldan ne kadar anladıkları soru işaretiyken ve her kesimin nabzına göre şerbet vererek yorum yapmaya çalışmalarından, açıkçası kıvıra kıvıra mırıldanmalarından bıktım...
Maç birden bire ‘gazı kaçmış gazoza dönüyor...
Bana ne senin neyi ne kadar bildiğinden...
Bildiğinden de şüpheliyim zaten...
Anlatan sanki Akdenizli, yorum ise kuzey kutbu kadar uzak ve soğuk...
Avrupa Şampiyonası’nda Karl Heinz Rummennigge maçı anlattığım kulübenin yanında yorumcuydu ve Hrubesch gol kaçırdığında bağıra bağıra şöyle demişti:
“Ben üstümdekilerle sahaya insem o golü yapardım...”

S-ÖZ:
“Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez.”
Albert Camus

Veee...
“Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır, geri zekâlılar tarafından inanılır.”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.