Şöyle garip bencileyin...

A -
A +

Bir garip ölmüş diyeler        Üç gün öte duyalar.        Soğuk su ile yuyalar        Şöyle garip bencileyin...”
Bir söz vardır; “cenaze başka evde olunca helva tatlı gelir” diye...
Bu haber odur işte...
Hamit Turan adlı bir gazeteci meslektaşımın haberi yorumlayan yazısından alıntı yapıyorum ki, daha çok insan okumuş olsun, daha çok insan haberdar olsun...
Görgüsüzlük ve hatta terbiyesizliğin, cahil cesareti dediğimiz kavramın; daha da ileri gideyim saygısızlık giydirilmiş magandalığın zirve yaptığı ülkemin insanlarının birer Recep İvedik olduğunu gördükçe umudumu yitiriyorum.
Haber acı...
Çok acı hem de...
Trafik magandası diye adlandırdığımız katil bir sürücünün son mağduru millî bir bisikletçi. Adı Deniz Deniz. 17 yaşında. Hem dağ bisikleti hem de yol bisikletinde yarışıyor. Dağ bisikletinde geçen yılın Genç Erkekler Türkiye Şampiyonu. Daha yolun başında. Büyük hayalleri, umutları var. Önümüzdeki yıl koşulacak Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda yarışmak için şimdiden kolları sıvamış. Hedefi uluslararası arenada şampiyonluklar, kupalar kazanmak. Sakarya Büyükşehir Belediyesi sporcusuyken bir ay önce hasrete dayanamamış ve ailesinin yaşadığı İzmir’e dönerek İZGEM Spor Kulübü’nde sporculuk hayatını sürdürmeye başlamış. Lise son sınıf öğrencisi olan ve üniversite sınavlarına hazırlanan Deniz, antrenman için oturduğu Güzelbahçe’den Urla’ya her gün kilometrelerce yol kat ederek antrenman yapıyormuş. Her şey güllük gülistanlıkmış. Gelgelelim 12 Ocak akşamı antrenman dönüşünde hayatı bir anda altüst olmuş.
Akşam saatlerinde Konak yönünden Güzelbahçe istikametine doğru giden genç sporcuya, hatalı sollama yapan aşırı hızlı bir araç emniyet şeridinde çarpmış. Çarpmanın şiddetiyle havaya fırlayan Deniz, bir kaç metre öteye düşerken, bisikleti de ikiye bölünmüş. Vicdansız sürücü ise arkasına bakmadan kaçmış. Vatandaşların yardımıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan millî bisikletçinin çok şükür hayati tehlikesi yok. Ancak leğen kemiği kırılmış. Ayrıca vücudunun çeşitli yerlerinde de kırıklar var. Dün el bileğinden ameliyat oldu ve platin takıldı. Ayak baldırından ise yumurta büyüklüğünde bir et parçası kopmuş. Kaburgalarında ve çenesinde de hasar mevcut. Doktorların ifadesine göre Deniz Deniz’i 5-6 aylık uzun bir tedavi süreci bekliyor. Kalıcı bir sakatlık veya spor hayatının devam edip etmeyeceği konusunda ise şu an bir şey söylenemiyor.
17 yaşında gelecek vadeden genç bir sporcu şimdi loş bir hastane odasında yıkılan hayallerine ağıt yakıyor, vücudundaki kırıklar sebebiyle de acı çekiyor. Onu bu hale getiren sürücü ise, kırılan aynasının seri numarası takip edilerek gece yarısı yakalanıyor ve ifadesi alındıktan sonra savcı tarafından serbest bırakılıyor. Gerekçe ise, ölümlü kaza değilmiş! Allah korusun, Deniz hayatını kaybetseydi, birkaç ay yatıp çıkacaktı. İşte böyle! Memleketimden insan manzaralarından bir enstantane daha. Baba İlker Deniz, oğlunun yaşadığına şükrediyor ama onu bu hale getiren sürücüye karşı hukuk mücadelesini de sürdüreceğini söylüyor. Ama nereye kadar? Emniyet, sürücünün kimliğini bile vermemiş, başına bir şey gelmesin diye! Bir sporcunun, dahası genç bir insanın hayatı kaymış kime ne!
Hayat biçimi mangal yapmaktan öteye geçememiş ve bu nedenle orman bile yakabilecek kıvama gelmiş, çöpünü de orada bırakıp gitmeye alışmış yere tükürmek dışında hiçbir sosyal aktivitesi olmayanlardan birinin söndürdüğü bir hayat...

POST-IT
Dün bir, bugün iki...
Mustafa Cengiz Başkan’ın daha dumanı üstünde ve ekibini yerleştirmeye çalışıyor.
Hayırlı olsun…
Ancak durumun ahvalini görünce büyük ihtimalle içinden şöyle bir cümle geçiyor olabilir:
“Şu beni arkadan iteni bir yakalarsam...”

S-ÖZ:

“Tek başına bir nokta bir işe yaramaz gibidir ama bir cümleyi o bitirir...”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.