Kendine oynayanlar var...

A -
A +

Bazı takımlar var ki; hocalarının tavrı nedeniyle maçları kendilerine oynayan teknik adamlarına mahkûmlar. Bir de ne olursa olsun takımına aşılamaya çalıştığı düşünce profilini hiçbir şart altında değiştirmeyenler var...
Takımını kendine oynatan teknik adamların başında Ümit Özat geliyor...
Gelir İstanbul’da Fenerbahçe’ye karşı müthiş bir dirençle oynar.
İçeride Galatasaray’a karşı sergilediği taktik disipline destan yazılır.
Ama altı puan değerindeki hedef maçlarını oynamayı beceremediği için ligin dibine serilir kalır.
Büyük takımlarla oynarken yayıncı kuruluş veya diğer spor kanalları peşindedir ve sürekli ondan demeç alıp onu vitrinde tutarlar. Oysa saat 13.30’da Kayseri’de oynanacak bir maç öncesinde kimse yanına bile uğramaz...
Durum bu kadar basittir...
Bu tür teknik adamlar hep var olmuştur ve bu sezonda da canlı bir örneği ile karşı karşıyayız…

Sisteme bağlı kalanlar...
Mesela Fatih Terim...
Ezberletmeye çalıştığı oyundan bir gıdım vazgeçerse rakipten çok çekindiğini hissettireceğini düşünür ve asla bu yola sapmaz...
Ezberdekini en etkili biçimde oynayacaklarını bekler ve ona göre hazırlanır...
Mesela Sumudica...
Üçlü defansından ve üçlü forvetinden ödün vermez; üç de yese beş de yese aynı oyunu döker sahaya…
Maç veya rakip seçmez bildiğini oynatır...
Bir de Aykut Kocaman var tabii ki...
‘Elindeki malzeme ancak bunu oynar’ safsatasına katılmıyorum çünkü o her türlü oyuncu grubuyla veya her seviyedeki takımıyla zaten hep bunu oynar.
Müthiş bir oyun disiplini, oyunu tutan ve topa hâkim olan anlayış onun vazgeçemediği öğretisidir ve sistemidir…
Bununla da başarı yakalayabildiği için kamuoyunun isteği ve beklentisi umurunda değildir…
Onu işin başına getirirken tavrı ve tarzı buydu. Şimdi onu taraftarın istediği kimliğe büründürmek çabası boşunadır. Ayrıca bildiğini okuyarak yarışmanın içinde ve hatta şansı yüksek olanlardan biri olmayı da başarmıştır…

Yaman çelişkiler...
Fenerbahçe’nin mevcut başkanı Sayın Aziz Yıldırım seçim yarışmasını iyi bilir ve stratejileri amansızdır...
Ancak çelişkiler içindeki durumu da sorgulanmaktadır.
Aziz Yıldırım: “Federasyondaki bütün Beşiktaşlılar gidecek.” (Aralık 2016)
Aziz Yıldırım: “Federasyon istifa etmeli. Beceriksizler çünkü.” (Ağustos 2017)
Aziz Yıldırım: “Demirören ailesine Türk sporuna olan katkıları nedeniyle teşekkür borcumuz var.” (Nisan 2018)
Bu bir yaman çelişki değil midir?
Veliaht gösterdiği ve işaret ettiği Ali Koç karşısındaki tavrı da, Yargıtay sonrasının ne kadar geç gerçekleşmesi durumunda kendine avantaj sağlayacağı da bir başka çelişkidir...
Yine de Aziz Yıldırım kazanamayabilir ama asla kaybetmez... Buyurun işte size çelişkinin absürt olanı…

POST-İT
Boşanmalar sonrasında dost kalabilmek çok ender görülen bir toplumsal hadisedir…
O nedenle...
Emre ve Arda Galatasaray tarafından sürekli itilir kadrajın dışına...
Nasıl ki Caner Fenerbahçelilerin sevmediği bir adama dönüşmüşse...
Buradaki bütün mesele bu isimlerin ve benzerlerinin sadece boşandıkları eşleri tarafından dışlanması değil, tüm toplum tarafından gönül dışı bırakılmasıdır…

S-ÖZLER:
“Bazı insanlar ayakkabı satan mağazalar gibi… Maşallah her numara var…”
    Ursula K. Le Guin

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.