Neden Cengiz seçildi?..

A -
A +

Seçimden 48 saat önce ortaya çıkan bu manifesto ve devamındaki rekor sayıya ulaşan paylaşım; seçimdeki dengeyi tetiklemiş ve son haline getirmiştir.
Bilmeyenler için paylaşalım…
“Tarih 18 Aralık 1960, Türkiye Birinci Ligi maçı. Galatasaray’ımızın rakibi Fenerbahçe. Maçın başlarında Ergun oyundan atılınca, Galatasaray sahada 10 kişi kalır. Bu arada kafaya çıktığı bir ikili mücadelede Mustafa’nın (namıdiğer Böbrek Mustafa) kaşı gözü yarılır, ağzı burnu kan içinde kalır. Saha kenarına gelir ve ‘ahlar’, ‘oflar’ içinde yere yığılır. Gündüz Kılıç yanına gelir: “Nasılsın evladım?” der…
Mustafa: “Galiba oynayamayacağım, bitkinim, çok kan kaybettim” der.
Gündüz, “Vücudunda biraz daha kan var mı?” diye sorar. Mustafa, “Evet” deyince, Gündüz, “Öyleyse çık sahaya, onu da akıt öyle gel” der.
Bu laf Mustafa’da doping etkisi gösterir; sahaya döner ve o gün maç bitene kadar da hayatının oyununu oynar! Sonuca gelince; 10 kişilik Galatasaray, Fenerbahçe’yi adeta sahadan silerek 5-0 galip gelir. Bu maçta sakat sakat oynayan tek adam Böbrek Mustafa değildir. Baba Gündüz’ün motivasyonuyla sakat sakat sahaya çıkan diğer isim o gün 4 gol atan Metin Oktay’dır.”
İşin bir diğer tarafı ise ‘bir liseli’ olarak ‘liseden birine’ körü körüne değil; liseden olmayan birine oy verdiğime göre, ‘ben liseliyim ama liseci değilim...
Bir de Dursun Özbek’i görüyoruz; fedakarlıktan hayli uzak, kişisel çıkarlarını ön planda tutan, oldukça bencil, kendi verdiği zararları dahi görüp anlamaktan uzak, istenmediği hâlde kulübe zorla sızmaya çalışan, takım ruhunu mahveden, bizi bin bir parçaya bölen, doğruluktan fersah fersah uzak, kulübün temel yapısından bihaber, kuruluş amacımızı özümsememiş, bizi biz yapan değerleri tek tek yok etmiş ve göreve tekrar talip olabilmiş eski başkanı...
Bundan ötürü biz Özbek kardeşleri tanımayız, bundan ötürü biz şampiyon takıma yanaşan Ozan Korkut’u tanımayız, bundan ötürü biz kendi şirket reklamlarını yapan Ali Fatinoğlu’nu tanımayız. Her yapılanı hatırlarız, tam da bu yüzden bu kişileri tanımayız, bilmeyiz!
Biz Baba Gündüz’ü biliriz;
“Bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. 
Galatasaray bir his takımıdır. Renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. Galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. Galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. Kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır” diyen!
Biz Taçsız Kral Metin Oktay’ı biliriz;
“Bizi sevenleri üzmeyelim baba!” diyen!
Biz Çizgi Metin’i biliriz;
‘’Biz futbolun arsada oynananını sevdik, borsadakini değil. Futbol arsada oyun olarak güzel ve temizdir; borsada ise kirli ve çirkindir. Biz bu oyunun arsada oynananını sevdik borsadakini değil’’ diyen!
Biz Tevfik Fikret’i biliriz;
“Galatasaray’da spor her şeydir” diyen!
Biz arma için fedakârlık yapan, her şeyini ortaya koyan Bülent’i, Hasan’ı, Hakan’ı, Elmander’i, Taffarel’i, Muslera’yı, nicelerini biliriz de... Kendi cebini dolduranları bilmeyiz. Bilmek istemeyiz!
Biz zor zamanda elini taşın altına koyan, bozulmuş düzene karşı duran ve görevden kaçmayan, aldığı görevi de layığıyla yerine getiren Mustafa Cengiz’i biliriz. Mustafa Cengiz’i destekleriz!”
Liseli olarak da liseli olmayanları seçeriz; yeter ki Galatasaray’a hizmetinden şüphemiz olmasın…

Neden Ömer Üründül?..
Vallahi bıktım 4-2’lik ateşler içindeki bir maçın son on dakikasında bana ‘koşu mesafeleri’ veren ve oyuna girmeye hazırlanan Aatıf’ı kenarda gördükten sonra ‘oyuna Aatıf girmeli’ diyen yorumculardan…
Hakları var, biliyorlar ama korkuyorlar...
Yayıncı kuruluş onlara dayatıyor böyle havadan sudan uzak ve heyecanı sıfırlayarak konuşmayı…
Ben Ömer’i tercih edenlerdenim.
Karabük maçının 83. dakikasında Valbuena oyuna girerken maç 6-0’dır ve sevgili Ömer bunu açık bir dille eleştirir...
Eleştirebilir...
Ama yayıncı kuruluşta biri için biraz sıkar bunu söylemek...
Oyun başlarken kadrodaki hatalı seçimin altını çizer Ömer Üründül...
Hadi bir başkası yapsın da göreyim...
Asla kahvehane köşesinde kalmış muhabbete de girmez ve belden aşağı asla konuşmaz…
O yüzden ben ‘Ömer Üründül’cüyüm…

POST-İT

Sezon başında bir Bursalı gazeteci dostum bana şöyle demişti:
“Ümit Abi, bu sezon sonunda bizim takımı ‘BURSALONA’ diye çağırdıklarını duyacaksın. Hatta bize kısaca ‘BURÇA’ diyecekler”
İki sezondur sezon finallerinden ders çıkaramayan bu camiaya üzüldüm diyebilirim.
Ama Karabükspor-Osmanlıspor ve Gençlerbirliği için üzüldüğümü söyleyemem.
Çok kibirliydiler ve kendi kazdıkları kuyuya düştüler...

 

S-ÖZ : “Kişiye hatası söylenmezse, kabahatini hüner zannedermiş...” 
Sadi Şirazi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.