Ayinesi iştir kişinin…

A -
A +

Bazı zamanlar vardır bir kelimeyle kalabalığın gönlüne dokunur, ruhuna ulaşabilirsiniz, bazı zamanlar vardır ki; sayfalarca konuşur ve kimseye ulaşamazsınız…
Algıyı oluşturmak ve tribün kalabalığı ile iletişim kurmak çabası açıkça hissedilir...
Bir önemli Avrupa kupası maçının 24 saat öncesinde teknik direktörü de yanınıza alır, medyaya ayar verirken ödemelerden ve aldığınız borçsuzluk imzalarından söz edersiniz...
Takımın konsantrasyonu da yerle bir olur...
Bir başka ortamda kulübünüzün iç meselelerini ortaya döker bunu şeffaflık şemsiyesinin altına sığınıp tartışmaya açarsınız. Sonra da tartışanlara kızarsınız...
Sportif direktörünüzün ve teknik direktörünüzün her hafta sahaya çıkarken 'işte bu kader maçı' demesini istediğiniz kadar 'arkasındayız' sözcükleriyle kamufle edin, sorun ortaya dökülmüştür bir kere.
Elinizdeki tek santrforunuz arkanızdan geçerken; "devre arasında mutlaka santrfor alacağız" demek o gencin kimyasını altüst etmez mi?
Şu çok konuşanlara ve tribünlerde para ödeyip beğenmemek üzere toplaşanlara şunu sormak isterim.
Şenol Güneş elinde Luka Modric varken onu kenarda oturtup nasıl olur da Oğuzhan Özyakup'ta bu kadar ısrar eder?
Veya Fatih Terim Lewandowski'yi oynatmaz da neden acaba Sinan Gümüş'te bu denli ısrarcı olur?

Comolli ne olacak?
Comolli tavşana niyet çektirse herhalde bu satırlar çıkardı o küçücük kâğıttan:
"Açsan bile tokum de...
Teksen bile çokum de...
Herkesin her şeyi bilmesine gerek yok...
Gerektiğinde
"Ben bu işte yokum" de..."
O 'yokum' demeyeceğine göre birilerinin artık 'sen bu işte yoksun' demesi gerekiyor…
Buradan hareketle takımda bir 'kıpırdanma ve yukarıya doğru tırmanma' olduğunu söyleyenlere karşı bir duruşum var. Evet, bir şeyler düzelir gibi görünüyor ama takımdaki negatif enerji elle tutulur gibi bir duruma dönüştü. Sevgisizlik ortamı apaçık görülüyor.
Maç sonrası apar topar Cocu’nun suratına “Artık sen yoksun” demek ama onun arkasındaki adama laf etmemek problemi teşhis edememek anlamına gelir.
Yüzeysel sayılır…
Cocu’dan sonra Comolli’nin de bu takımda kalma şansı bana göre yoktur. Zaten olması gereken bir operasyon için geç kalınmıştır, ikinci operasyon için daha geç kalmak işi daha da içinden çıkılmaz hâle getirecektir.
Rakip ceza alanına en çok top atan takımın bunları çok geriden ve yanlardan geldiği zamanda bölgeye atılan toplarla yapması ve hatta maç günü bile akşam oynayacak on bir kişilik kadroyu ve nasıl oynanacağını kimsenin kestirememesinden söz ediyorum.
Bunlar algıyı düzenleyip tamir etmekle geçiştirilemiyor.
Ya Comolli’nin getireceği adama teslim olacaklar ya da Comolli’yi de gönderip oraya kendi seçtikleri birini koyacaklar. Comolli’nin devamı, bir anlamda Cocu’nun devamı anlamına gelir… Yönetim kendi seçtiği birini getirecekse de Comolli’ye zaten gerek yok…

POST-IT
Bir genç kız Salda gölünde 1 dakika 58 saniye nefesini tuttu ve 65 metreye dalıp çıktı…
Dünya rekoru kırdı…
Televizyon ve radyolarda iki dakikası bile olmadığı gibi bir gazetenin bir köşesinde bir küçük kutucuktan öteye geçemedi.
Ben onun yerinde olsam su kenarına gider, yatar ve güneşlenirim...
Ne işim var dünya rekoruyla!

S-ÖZ:
Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin. Mükemmel olmak için başlamak zorundasın.        (Zig Ziglar)

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.