Bu benim öğretmenim

A -
A +

Öğretmenler var elleri öpülesi... Öğretmenler var değerleri biçilemez... Öğretmen var çocukların sevgilisi... Bugün öğretmenler günü değil evet... Ama biz, zaten öğretmene atfedilen 24 Kasım'ın yapaylığını kabul ediyor, öğretmenlerimizin zaten böylesi günlere ihtiyacı olmadığını da biliyoruz. Yine biliyoruz ki öğretmen, yıllar sonra bir vesileyle karşısına kocaman adam, ya da cici bir ev hanımı ne bileyim makam mevki sahibi biri olarak çıkıp, o büyümüş haliyle ama aynı duyguyla: "Öğretmenim!" diyen bir öğrencisini gördü mü, işte bütün dünyalar onun oluyor... Bu duygularla okuyoruz, İstanbul'dan Emine Özentürk'ün mektubunu: "İçim bir tuhaf oldu onu görünce... 'Ay bu Neşe hanım değil mi?' dedim. Arkadaşım da şaşırmıştı: -Sen nerden biliyorsun bizim kızın öğretmenini? -Ay bu Neşe Saruhan hocanım. -Evet. Bizim çocuğun öğretmeni... -Ay bu benim öğretmenim. Evet o, o... Ay bir hoş oluyorum... Birden yıllar önceki çocukluğuma gitmiştim. Bu ne tesadüftü böyle? Oysa arkadaşım demişti ki, "Bizim kızın sınıf günü var. Piyes düzenleyecekler, parodiler falan olacak, şiirler okunacak. Biz velileri de davet ettiler.Vaktin varsa birlikte gidelim." Arkadaşım, Marmara Evleri'nde oturuyordu. Çocuğu da İhlas Koleji'nde okuyormuş. Hem bu bahaneyle arkadaşımı ziyaret eder, hem koleji görmüş olurdum. Çünkü benim de iki sene sonra okula başlayacak bir kızım vardı. Bu duygularla önce arkadaşımın evine gittim. Sonra birlikte koleje gittik. Okulun toplantı salonu mu desem ne desem bilmiyorum ama çok güzel bir mekanında düzenlenen sınıf günü beni çok heyecanlandırdı. Sanki ben de bir öğrenci velisiydim. Sanki benim çocuğum da az sonra çıkıp kürsüye şiirler okuyacaktı. Salon hınca hınç doluydu. Arkadaşım bayram günündeki heyecan gibi, sürekli bana yetkilileri, öğretmenleri gösteriyordu. "Bak bu İhlas Koleji'nin Genel Müdürü Faruk Demir" diyordu. "Bu okul müdürü Mustafa Balkan." Bu, sınıf gününü organize etmekte Neşe hanıma yardımda bulunan Melahat hanım." Arkadaşım söylenedursun, ben çocukların cıvıl cıvıl hareketlerini izlemekteydim. Tabii bu arada, okulunun bir sınıfının düzenlediği güne, bir genel müdürün katılması ve öğrencilerini öğretmenlerini yalnız bırakmaması doğrusu dikkatimden de kaçmadı. İşte o esnada gösterdi arkadaşım Neşe öğretmeni. -Bak bu da bizim çocuğun öğretmeni Neşe hanım. Bu sınıf gününü organize eden de o. İşte bu arada birden çocukluğuma gittim. İşte o zaman yarı çığlık şeklinde çıkmıştı ağzımdan o sözler: -Ay bu Neşe hanım değil mi? Gözlerim doldu geldi sonra... Yıllar önce, benim de öğretmenim olan Neşe hanım, benim orada olduğumdan habersiz, yeni yeni cıvıl cıvıl öğrencilerin heyecanını paylaşıyordu... İnsan yıllar sonra tesadüfen öğretmenini görünce şaşırmaz mı? Elim ayağım birbirine dolaştı. Kalkıp ellerinden öpmek, "Öğretmenim beni tanıdınız mı?" demek geldi içimden. Ama kendimde o cesareti bulamadım. Ben bu karmaşık duygular içerisindeyken, bir sınıf annesi, kürsüye davet etti Neşe öğretmeni. Belki de en çok alkışlayan ben olmalıydım. Çünkü şu andan itibaren benim öğretmenimi alkışlıyordu herkes. Gözlerim dolu dolu düşünceye daldım gittim... Sen ne çocuk ruhluydun Neşe hanım... Ne otoriterdin... Ah sen ne eli öpülesi öğretmendin. Hiç unutmuyordum o sözünü. Demiştin ki gözlerimizin içine baka baka, "Çocuklar, öğretmen tıpkı bir mum gibidir. Etrafını aydınlatırken erir." Ne demek istediğini aradan geçen belki de yirmi yıl sonrası anlıyordum. Demek bir mini mini çocukları daha mezun ediyordun bu sene... Ya seneye? Ah canım öğretmenim, ya seneye? Seneye yine mini mini öğrenciler gelecek mi ellerini öpmek için... Seneye kimbilir kimlere hayat düsturu aşılamaya başlayacaksın. Ama ben yıllar sonra bir tesadüf de olsa, okula başlayacak çocuğumun öğretmenini buldum. Hani reklam filmlerinde olur ya, annesinin beslendiği mamayla kendisi beslenmiş, şimdi çocuğunu da o mamayla besliyormuş. Ben de çocuğumu beni okutan öğretmenimde okutacağım. Bundan daha büyük mutluluk olur mu? Sana binlerce kez teşekkür ederim arkadaşım. Beni bir tesadüf de olsa, yıllar önceki öğretmenimle karşılaştırdın. Çocuğumu hangi okula hangi öğretmene emanet etsem diye düşünürken, annemin beni emanet ettiği o öpülesi ellere emanet etme imkanını sundun..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.