Tuvalet kültürü ve sağlık

A -
A +

Boyun fıtığından mustarip bir arkadaşım vardı. Kendisi birkaç kez ameliyat olduğu halde sonuç alamamış, artık beyne giden damarları iyice sıkıştığı için baş dönmesi, ellerde uyuşmalar vs. başlamıştı. Tabii yıllardan beri bu konuda akupunkturla başarılı bir şekilde boyun fıtığını tedavi eden Dr. İsmail Maraş'ı aradım. Epeydir kendisiyle görüşememiştik. Hal hatır sorarken yine o aynı heyecanlı üslubuyla dedi ki: -Ünal bey ne olur bunları kamuoyuna duyurun. Bu toplum kendi kendine yazık ediyor. Milli Eğitim yetkilileri okusunlar. Anneler babalar okusunlar. Konu çok sıradan gibi ama o kadar önemli ki... -Hayırdır İsmail bey, sizi dinliyorum. -Az önce bir hastamla konuşuyordum. O kadar üzüldüm ki anlatamam. Yahu yok yere vücudumuzu zehirliyoruz. Hem de kendi ihmalimizle... Hastam, çalışan bir bayan. Şikayeti stres, baş ağrısı, hormon düzensizliği vs. Sordum soruşturdum. Baktım hastamın şikayeti bağırsaklarında. Diyor ki, "Ben akşamdan akşama evime geldiğimde tuvalete gidiyorum doktor bey." -Niye? -Çalıştığım yerde olsun, genel tuvaletlerde olsun hiçbir tuvalete gitmiyorum. Çünkü çok pis tuvaletler. Bakımsız. Öyle ki her an bir hastalık kapmanız mümkün. Baktım hasta hanım da haklıydı. Ama vücudun normal bir şekilde boşaltım ihtiyacı giderilmezse, atılması gereken toksinler vücudu zehirlemeye başlıyordu. Bu hal bir iki değil de artık alışkanlık haline gelir de tuvalet tembelliği olursa, hastanın bütün vücudunu etkiliyordu. Stres de yapıyordu, baş ağrısı da, alerji de, kan zehirlenmesi de... Tabii İsmail bey sayıyor da sayıyordu. Ben doktor olmadığım için hepsini bilemiyordum. Ama anlamıştım ki, nasıl ki susayınca su içiliyor, acıkınca yeniliyor... Aynen o derece, tuvalet ihtiyacı geldiğinde de tuvaletin bekletilmeden yapılması gerekiyordu. Ben böyle düşünürken, o hayran olunası tespitlerini sıralamaya devam ediyordu tabii ki: -Kardeşim, o mini mini okul çocuklarının sırtına kendileri kadar çantaları yükleyip, okulda çanta çanta bilgi vereceğiz diye uğraşacaklarına, sadece tuvaletleri temiz tutma alışkanlığı öğretilse, toplum tuvalet kültürünü kendine uygulasa, yaşanan sağlık sorunlarımızın % 25'i kendiliğinden hallolur. Düşünün bir kere Ünal bey... Hangimiz, çok zorda kalmadıkça umumi tuvaletlere gidiyoruz. Ya da gittiğimizde kaç tuvalete midemiz bulanmadan, iğrenmeden girebiliyoruz... "Bir şehrin ne kadar medeni olduğunu anlamak için tuvaletlerine bakınız" diyen özdeyiş ne kadar haklıymış. -Doğrusu bakımlı tuvaletler parmakla sayılacak kadar az. -Benzin istasyonlarının tuvaletleri var, bakımsız. Büyük alış veriş merkezlerinin tuvaletleri var bakımsız, okulların tuvaletleri bakımsız... -Doğru. -Ama büyük bir metropolde yaşıyoruz. Hepimizin en az sekiz saati dışırıda geçiyor. Yani kendi evimizden ayrı yerlerde bulunuyoruz. -Dolayısıyla tuvalet ihtiyacımızı da bulunduğumuz mekanlarda gidermek zorunda kalıyoruz. -İşte sorun burada başlıyor. Çünkü özellikle bayanlar ve çocuklar, hassas ruhlu insanlar böylesi yerde tuvalete gitmek yerine tuvalet ihtiyacını bekletmeyi tercih ediyor. İşte bu müthiş yanlış hareket ileride kendisine onulmadık hastalıkların davetiyesini hazırlıyor. Dr. İsmail beye, boyun fıtığından mustarip arkadaştan söz ettim. "Beklerim gelsin" dedi ama, bu arada gerçekten belki de hiç ama hiç birimizin dikkat etmediği, ama bir kültür olarak okullarda çocuklarımıza en öncelikli anlatılacak konulardan biriydi "tuvalet kültürü" -Tuvaletlerin temiz tutulmasının gerekliliği... -Tuvalet ihtiyacının bekletilmemesi gerektiği... -Kendisini müşteriye en iyi hizmet vermekle lanse eden anlı şanlı firmaların, aynı titizliği tuvaletleri için de göstermesi gerektiği... Kısaca, ülkede en önemli alışkanlıklardan biri olması gereken tuvalet kültürünün çocuk yaşta verilmesi gerektiğini de öğrenmiş olduk. Ne dersiniz, bu doktor haksız mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.