‘Artık birileri çıkıp konuşmalı'

A -
A +

Faruk Peker ile sanatçılığı hakkında duygu, düşünce ve hatıralarını konuşmak üzere buluştuğumuzda, belki o "Sorulsa da söylesem" diye sabırsızlıkla bekliyordu ama, doğrusu ben günümüzde yaşanan, herkesin merak ettiği halde kimsenin üzerinde düşüncelerini net olarak ortaya koymadığı konulara da girebileceğimizi hiç düşünmüyordum. Fakat öylesine hoş bir söyleşi yaşadık ki, genç ve gelecekte kendisinden çok güzel eserler beklediğimiz usta oyuncu, bir sanatçı duyarlılığıyla ülkemizi yakından ilgilendiren gündemdeki konular hakkında da düşüncelerini ortaya koydu. Mesleğinde var olan polisiye ruhla dünyanın kilitlendiği terör ve ardından savaş senaryolarını, ülkemizin bu atmosferde hangi durumda olduğunu ve olması gerektiğini açık yüreklilikle dile getirdi. Dolayısıyla, sanatçılığıyla ve çalışmalarıyla ilgili güzel düşüncelerini bir sonraki haftaya bırakıp, günümüzde yaşadığımız olaylar hakkındaki yorumlarını sizlerle paylaşıyoruz. İnanmıyorum Amerika'daki terör eyleminin arkasında Bin Ladin'in olduğuna inanmıyorum. Hiçbir delil Bin Ladin'in yaptığını göstermiyor. Şimdi ben mesleğim gereği, MOSSAD'ın kitabını okudum. CIA'yı okudum. MİT'i okudum. Ben polisiyeci, gerilimci, maceracı olduğum için bu tür şeyleri seviyorum. Şimdi bütün bu gizli örgütlerin, istihbarat çalışmalarının hem ortaklaşa, hem kendi felsefeleri doğrultusunda çalışmaları vardır. Şimdi, ABD'de elli ve daha fazla terörist böyle bir eylem için bir araya geliyorlar. Görüşüyorlar, konuşuyorlar, planlar kuruluyor, malzemeler tedarik ediliyor; yani ortada bir action var. CIA bunu fark edemiyyor? Ha edemeyebilir. Çünkü terörist yüzler kullanılmıyorsa, arşivlenmiş yüzler yok da, yepyeni yüzler varsa, bunu keşefetmesi zaman alabilir. Ama yine keşfeder. Ama bu eylemi, sırf CIA değil, KGB, MOSSAD, MI5, Çin, hatta MİT, hiç kimse fark etmiyor. Yani dünyanın bütün istihbarat örgütlerinin gözünden bu faaliyet kaçıyor. Hepsi irtibata geçer oysa. Mesela MOSSAD Amerika'da böyle bir faaliyet keşfetse derhal CIA'yı haberdar eder. Bir de Amerika'nın FBI'yı var. Bir de polisi var. Bunların hepsi gelişmiş, dünyanın en gelişmiş teknolojilerini kullanıyorlar. Ayrıca çok kıymetli de elemanları var. Çünkü Dünyaya hükmetmeye azimli bir ulus oldukları için dünyayı seyrediyorlar. Ama ilk seyrettikleri yer de kendi memleketinin sınırları. Ama bunlar gözden kaçıyor. Gelsin sözde açıklamalar Sonra, senin FBI olarak ilk açıklaman, bilmem bir kiralık arabanın içerisinde Boeing kullanma el kitabı ele geçiyor. Sonra otel odasında bir kullanma kitabı daha buluyorsun. Sonra Boston havaalanında hem Kur'an hem Arapça dökümanlar buluyorsun falan... İkinci uçağın kuleye nasıl çarptığını gördünüz. Düz geldi, yan yatırıp vurdu. Yani o sırada elinde el kitabı vardı öyle mi? Beş saniye içinde kitaba bakıp, sola yatırmayı öğreniyor öyle yatırıyoruz öyle mi? Var mı öyle bir şey? O herif profesyonel bir kere. Ki içinde kimsenin olmama ihtimali de düşünülebilir. Onu böyle getirip, yan yatıran kimse, hayatının beş saniyesinde böyle bir ustalığı gösteriyorsa, bunun pilotun el kitabıyla filan alakası olamaz. Arkadan iz bırakılıyor Ha, ne vardı diyoruz. Bu terör örgütünü hazırlayanlar gibi, bu terör eylemini hazırlayanlar gibi, arkadan da iz bırakan bir grup var. Göstermek istediği noktaya ait izler kalıyor. O izler de FBI falan tarafından kullanılıyor. Sonra diyor ki "büyük abi" Bush, "Bütün izler Ladin'i gösteriyor." Yahu Ladin'in nesini gösteriyor? Bir sürü Arap var. Var elbet. Amerika'da yaşayan milyonlarca Arap var. Türk de var. Zenci de var var da var... Neden Bin Ladin? Sonra Bin Ladin göründüğü kadarıyla zeki bir insan, aptal değil. E Taliban'ı zaten sen ABD olarak sen ortaya çıkardın. Ne olduğunu sen daha iyi biliyorsun. En kârlı kim? Bütün veriler şunu gösteriyor ki, bu işten altı bin can kaybını, masum insanı saymazsak, maddi manevi en kârlı çıkacak olan tek taraf var, o da Amerika. Bunu Amerika'nın kendisi yaptı da demiyorum. İzliyoruz. Bu olay, güçler üstü bir güç tarafından bütün dengelerin tekrar yerine oturtulabilmesi amacıyla organize edilmiş korkunç bir plan. Ama şu anda Amerikan ekonomisi rivayete göre -ki görünen de o- iki seneye kadar çuvallamak üzereydi. Şimdi Amerika bu olaydan sonra yirmi seneyi kurtarır. Hep dikkat ederseniz iki haftadır da hiç hareket yok. Bence o da, bu savaş denilen şeyi olabildiğince büyük satıhlara yaymak. Afganistan değil, Ortadoğu'daki birkaç yeri daha kapsamı içine almak. Şimdi top siyasilerde Bundan sonrasi artık polisiye değil. Bundan sonrası tamamen siyasi. Şu ana kadar müthiş bir polisiye vardı. Bundan sonrası siyasi. Bu polisiye olayın ardından cereyan edecek ceremeyi herkes ödeyecek. Bizim ülkemiz bu ceremeyi çok daha fazla ödeyebilir mi? Burada elbette ödeyebilir diyoruz. Sebebine gelince, senin başındaki politikacılarının hiçbirinin bu anda çalışması yok. Nedir o? Acil durumlar için planlar. "Efendim Ortadoğu'da şu veya bu sebeple bir savaş durumu olursa, Amerikanın müttefiki olarak bizim kimlerle nasıl bir durumumuz var. O konumda ne yapmamız gerekir?" konusunda bir stratejimiz yok. Bu, şu andaki politikacılarla olacak iş değil. Bizim bir strateji paketimiz olmalıydı. Bu paket, şu yaşanan olaylara göre bir iki rötuşla Amerika'nın önüne konulmalıydı. Dolayısıyla bu memleketteki tüm insanların jeopolitiğinin, gelecekteki yirmi senesinin, hem siyasi hem de ekonomik çerçevenin devamlı kâr olarak Türkiye hanesine puanlar, paralar ne bileyim kazanç getirecek tarz yakalanmalıydı. Abi biz krizdeyiz zaten. Sen eğer bir aptallık edip de, bir de bu savaşta Amerika'ya ucuz bir yardım sağlarsan var ya, bir daha bunun içinden çıkamazsın. Çünkü sen Amerika'ya ne yaparsan yap, "Peki" demek durumundasın. Ne yaparsan yap. Hiç olmazsa, bundan yararlanmanın yollarını ortaya koyacak bir programımız olmalı. Bu da ancak siyasilerimizin kabiliyeti kadar mümkün olacak. Savaşa girmemeliyiz Mesela muhtemel bir savaşta katiyetle hiçbir şekilde, ne havadan ne karadan hiçbir şekilde savaşa katılmamamız lazım. Eğer katılırsak yandık. Her türlü yandık. Yani bir kere Afganlar, yirmiiki senedir savaşan insanlar. Ordu yok karşında, bir kabile var. Eğer bizim teröre karşı başarı deneyimimizden söz açılırsa, biz PKK'yla savaşırken sen neredeydin diye sorulmaz mı? Sonra öteki devletler, Almanyası İsveçi, İtalyası, Belçikası... Teröre lojistiği verdiniz, parayı verdiniz. İnsan hakları diye tavşana kaç tazıya tut dediniz. Ama biz merminin karşısında her gün bir milyon dolar yedik aşağıda. Binlerce de çocuğumuz öldü. Ha şimdi, bin Ladin terörist mi oldu? Yooo, "Hürriyet savaşçısı". Hem Taliban'ı Amerika Rusya'ya karşı çıksın diye ortaya çıkardı. Yani besledi kargayı, oydu gözünü. Şimdi sen kimi kime şikayet ediyorsun. Taliban senin kendi ortaya çıkardığın has evladın ya. Amerika vurmazsa biter Amerika, ne yaparsan yap, vurmak zorunda. İki tane üç tane vuracak. Vurmazsa yanar. Afganistan'a vuracak. Elinde artık ne kadar bomba varsa onların alayını oraya dökecek. Birkaç da yeni silah deneyecek. Onun sonuçlarına laboratuvar "Yeter bu kadar" derse keser. Yokka devam eder. Ama Afganistan'a illa vuracak. Yoksa prestiji gidecek. Biz ne yapacağız şimdi? Bizim en azından bu dengeleri İsrail'e bakarak kurmamız lazım. İsrail çok güzel kuruyor bu dengeleri. Bizim başımızda bu konuda memleketin güvendiği, milliyetçi şöyle bir aslan yok ki... Konuşacak o kadar çok şey var ki... Kim oturuyor, kim ne diyor? Kimse farkında değil mi? Ekonomik şoktan sonra şu savaş hali eğer çevremizde başlarsa bu memleketin çocukları ne yapacak? Yetkililerden çıkıp da bir konuşma yapan var mı? Diyor mu Amerikan Başkanı gibi geçip, "Sevgili vatandaşlarım, siz merak etmeyin bu durum böyle olabilir. Ama biz ülke olarak şu şu şu tedbirleri aldık. Efendim şuralarda güçlüyüz. Şuralarda da güçlenmeye çalışıyoruz. Halk olarak sizden ricamız da şu tedbirleri almanız. Moralinizi yüksek tutmanız. Biz görevimizin başındayız" gibi moral verici bir yetkili var mı? Yok....

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.