Röportajla gelen şifa!..

A -
A +

Tedaviye değil, orada görevli bir doktor ile röportaja gidiyordum... Çünkü ben bir bayan muhabirdim. Bugün de doktorun tedavi yöntemi üzerine söyleşecektik. Üsküdar'da bir poliklinik demişlerdi. Adresini alıp yola çıktım... Hani terzi söküğünü dikemez ya! Ogün doktor ile sağlığı konuşacaktım. Ama kocamın çaresiz derdi ne olacaktı? Aslında kocam da basın mensubuydu. Aynı meslekteydik. Evlenirken ne o ne de ben biliyorduk rahatsızlığı olduğunu. Önce bel ağrısı sanmıştık. Ardından hafif tutulmalar baş gösterdi. "Ağrı kesici al geçer!" türü önemsemediğimiz rahatsızlık aylar geçtikçe "beni hafife almayın" der gibi şiddetleniyordu. Bir zaman sonra gerçeği öğrendik. Doktorlar kocanızın rahatsızlığı ankilozan spondilit diyordu. Hani rahmetli Suna Pekuysal'ın hastalığından. Meğer bu hastalıkta alt omurlarda ateşli iltihaplanma nöbetleri oluyormuş. Her nöbette omurlar biraz daha birbirine kaynıyor sonunda insanı belden-boyundan vs. kambur ediyormuş.Ne ilaç ne ameliyat çare değildi. Bu gerçeği öğrenince, ikimiz de günlerce birbirimizden gizli ağladık. Bizim de mutlu bir yuvamız bir de bebeğimiz olsa ne güzel olacaktı. Ama bu hastalık pek erken yıkmıştı hayallerimizi. Şimdi kendinizi benim yerime koyun. Röportaja gittiğim doktor ne anlatırsa anlatsın, kocamın çaresiz hastalığına çare olamayınca bir anlamı olur muydu? O bakımdan giderken içimde zerre heyecan yoktu. Neyse bizi kapıda karşılayıp doktorun odasına aldılar. İşimiz gereği röportaja başladık. Ama bir tuhaflık olduğunu hemen anladım. Bu doktor susmak bilmeyen birine benziyordu. Ayağa kalkmış müthiş bir heyecanla âdeta tek kişiye (bana) nutuk çekiyordu. İşimi unutmuş onun o halini izlemeye başlamıştım... Sağlık sisteminde piramidin tersine oturtulduğundan, nice modern hastanenin iç boş kovana benzediğinden, önce insana değer verilmesi gerektiğinden anlatıyor da anlatıyordu... Dedim ki: "Hocam her derdin bir çaresi vardır" diyorsunuz. Benim kocamın da durumu böyle böyle... Aynı heyecanla "İlerlemesini durdurabiliriz. Bu bile bir başarı değil mi!" demesin mi? "Sahi mi?" demişim sevinçle. Hiç durur muyuz? Ertesi gün damladık eşimle. Şimdiye dek görmediğimiz kılcal iğnelerle bir tedaviydi bu. Birkaç ay sonra kocam gerçekten sabahları rahat uyanmaya başlamıştı. Artık eskisi gibi ateşli ağrılar da olmuyordu. Geleceğe güvenimiz yeniden arttı. Evliliğimiz yeniden anlam kazandı... Daha da güzeli bu mutluluğu perçinleyecek bir bebeğimiz oldu. Şimdi bebeğim üç yaşında. Eşim de şikayetsiz bir şekilde mesleğine devam ediyor. Nereden nereye?.. Meğer o gün doktora röportaj yapmaya değil, derdimize şifa bulmaya gitmişiz. N.T.-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.