"Gaz kokusu!.."

A -
A +

Anadolu yakasında bulunan firmamızın ruhsat işlemleri tamamlanırken itfaiyeden alınacak rapor için hazırlık yapıyorduk. Söz konusu binanın ön cephesi üçüncü kata denk gelirken arka cephesi irtifa farkından birinci kat gibiydi. Yangın merdiveni gerekir mi gerekmez mi tartışma konusu olmuştu. Avrupa yakasında oturan emekli bir itfaiye müdürü tanıdığım vardı. İtfaiyecilik konusuna kafa yoran biriydi. Hatta yangına ilk müdahale konusunda bir projesini hayata geçirebilmesi için ben de yardımcı olmuştum. Kendisiyle görüşmemiz bu tür diyaloglardan öte gitmemişti. Müsait olduğu bir gün buluşup firmaya gelmesini ve bir incelemede bulunmasını rica ettim. Kararlaştırdığımız gün erken saatlerde Eminönü'nde Üsküdar iskelesinde buluştuk. İş ortağıymış bir de yanında aynı yaşlarda bir bayan vardı. Vapura binip alt güvertede uygun bir yere oturduk. Sabah saatleri olduğu için Üsküdar'a gidişte pek yolcu yoktu. Onlar karşı kanepeye ben de emekli itfaiye müdürünün hizasında karşısına oturdum. Bir taraftan günün harcıalem konularından laf olsun türü konuşuyor bir yandan da çaylarımızı yudumluyorduk. Keyifli bir hali vardı. Fıkraya benzer esprilerle bizim de gülmemizi sağlamaya çalışıyordu. Yanındaki bayan haliyle biraz resmi duruyordu. Ama biz ikimiz, birbirimizin konuşmalarını daha iyi duyabilmek içinmiş gibi oturduğumuz kanepelerde öne doğru eğilerek konuşuyorduk. Belki de bu iki kanepenin arasının hayli açık olması yüzündendi. Konuşma esnasında hafiften hafiften burnuma tüp kokusuna benzer bir koku geliyordu. Şöyle göz ucuyla etrafı kolaçan ediyor civarda bir şey de göremiyordum. Beyefendinin şen şakrak sözleri karşısında dikkati dağıtan olmak da istemiyordum. Ne de olsa firmaya çağırmıştık ve de misafirimizdi. Ancak ilerleyen dakikalarda bu gaz kokusu gittikçe burnuma baskı yapmaya başlamıştı. Bir doğal gaz kaçağı veya bir tüp açık kalmış gibiydi. Vapurda böyle bir kokuya da ilk defa şahit oluyordum. Bunu söylesem mi sussam mı derken artık dayanamadım. Bir cümlesini daha bitirmişti ki yarı merak yarı teyit anlamında sordum: -Abi, sanki bir gaz mı kokuyor ne? Bir an duraksadı. Sözümü anlamaya çalıştı. Ciddiyetimi ölçer gibi yüzüme göz gezdirdi. Sonra yarı mahcup gülerek cevap verdi: -O gaz değil, ben kokuyorum. Bir tuhaf oldum. -Gece biraz fazla kaçırmış sızıp kalmışım. Bu onun kokusu. Öyle şaşırmıştım ki tarif edemem. Onlar da benim şaşırmama şaşırmıştı. Eski itfaiye müdürü, mahcubiyet içinde hayret üstüne hayret ediyordu: -İnanmıyorum. Bu yaşıma geldim, içki kokusunu gaz kokusu sanan birisine ilk defa rastlıyorum. İçmeyeni anlarım da kokusunu dahi bilmeyen birini ilk kez görüyorum. Ben rakının gaz gibi kokmasına şaşırırken onlar böyle biriyle karşılaşmanın şaşkınlığını yaşıyorlardı. İbrahim Can-Üsküdar Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.