Türkistan'dan Almanya'ya...

A -
A +

Kıbrıs'taki tanıdığım Levent Bey, "Hele bir gönder bakalım!" deyince Necibullah'ı hemen Kıbrıs'a gönderdik. Sağ olsun Levent Bey, Necibullah'ı sanki Türkmenistan'dan resmi bir konuk geliyor gibi karşılamış. Havaalanından alıp resmi işlemlerini hassasiyetle takip etmiş. Evinde özel misafir etmiş. En önemlisi de eğitim vizesini alıp göndermiş. Bursa'da bayram ettik. Necibullah'ı gönül rahatlığıyla liseye kaydettirdik. Ama nasıl çalışkan bir çocuk anlatılamaz. Mükemmel bir kabiliyet, mükemmel bir zeka... Allah vergisi... Aradan geçen yıllar içinde ailesinin vize alması da kolaylaştı. Kardeşi Mahbube, Mahmut ve Babası Gafurhan da gelip Bursa'ya yerleştiler. Onların gelmesiyle dünyalar Necibullah'ın oldu. Bu arada bizim görevimiz İstanbul'a çıktı. Ama Necibullah ve ailesi bizimle irtibatını hiç kesmedi. Sık sık biz oraya giderdik o bizi ziyarete gelirdi. Bir gün İstanbul'a Cağaloğlu'nda ziyaretime geldiğinde İngilizce Hocası Hilmi Demircioğlu'na İngilizce'sini test ettirdim. Hilmi Abi dedi ki: "İnanılır gibi değil. Bu çocuk Amerika'da bile eğitim görür." Hakikaten Necibullah liseyi başarıyla bitirip Ankara Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü kazandı. Dersler İngilizce. Necibullah fırtına. Daha ikinci seneden itibaren yurt dışından doktora teklifleri geliyordu. Bu arada bir hayırlı gelişme oldu. Necibullah'ın babası bir gün dedi ki: -Efendim, Bursa'da Ali Beyin kızına dünür olsak bizim Necibullah'a acep verirler mi? Bahsettiği kimseyi biz de tanıyorduk. Ama bir düşündüm, bunlar fakir ve muhacir durumda. Kızına talip olacağımız aile ise zengin. Yine dedim ki kendi kendime. "Ya bu işler hiç belli olmaz. Benden rica edildiğine göre elçiye zeval de olmaz..." Gittim samimi bir lisanla durumu olduğu gibi anlatıp Gafurhan'ın ricasını ilettim. Ali Abi sabırla dinledikten sonra dedi ki: -Necibullah, şu tanıdığımız zeki, çalışkan edepli ve de evlad-ı Resul olan genç değil mi? Eğer kızım da isterse neden olmasın. -Ama bak iyi düşün. Bunların parası yok pulu yok. Bunlar garip, muhacir... -Hatırları yeter. Onlara ben Ankara'da ev de tutarım. Eğitimini tamamlayana dek de bakarım. Yeter ki kızım da kabul etsin. Niyetler halis olunca engel kalmıyordu. Çocuklar birbirlerini görüp beğenince geriye güzel bir düğün kalmıştı. Ankara'da bir ev tutuldu. Güzel bir düğün yapıldı. Necibullah'ı evlendirdik. Günler ne çabuk geçiyor... Necibullah'ın bu evlilikten Selman isminde bir oğlu oldu. Selman şirin mi şirin tatlı bir çocuk. Dedesi Ali Abi, sevmelere doyamıyor. Necibullah da Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Bölümünü başarıyla bitirdi. Master yapması için kendi branşında Beykent Üniversitesinde bir kontenjan bulduk. Hemen gidip kefil oldum. Kaydolmasını sağladık. Meğer bölüm başkanı da Bursa'dan bir hoca imiş. Tezini uluslararası kaynakları mehaz göstererek çok kısa sürede mükemmel bir şekilde tamamlamış. Hocasının tetkikini bekliyor. Tezi onayladıktan sonra doktoraya başlayacak. Necibullah bu sıra ne mi yapıyor? Bir özel firmada. Kendisine bir araba bir de şoför tahsis edip demişler ki: "İşin bu. Avrupa'yı karış karış dolaşıp bize piyasa bulacaksın!" "Akademik çalışma ne olacak?" dediğimde "Vazgeçmedim, şimdilik aileme katkı sağlamak için bu görevi de yürütüyorum" dedi. Necibullah şimdi Avrupa turunda... Size bu hatırayı gönderdiğimde Almanya'yı gezip ardından Hollanda'ya geçecekti. Tabii Avrupa'da her gittiği yerde gazetemizin temsilcilikleri birinci adresi oluyor. İlk işi oradaki arkadaşlarla görüşüp konuşmak oluyor. Niyet halis olunca Türkistan'dan Almanya'ya yollar işte böyle açılıyor. A. Numan Ünal-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.