"Bana annenden söz etme!"

A -
A +

Üç ay öncesinde "Halime Abla, bu ne hal? Bir şey mi oldu?" demiştim de "Yok bir şey kızım, kederliyim biraz" diye cevap vermişti. Meğer bu yürek dağlayan bu acı kader içine doğmuş zavallının. -Ne o, yoksa kız tarafı vaz mı geçti? demiştim. "Vazgeçseler yine iyi beni istemiyorlar" demişti gözleri dolu dolu. Keşke vazgeçseler, keşke bu evlilik olmasaydı. Vara ayrı kalalardı. Ama olacakla öleceğe çare bulunmuyor ki... Her evlilikte böylesi sıkıntılar yaşanır diye düşünüyorduk. Ne bilelim sonunun böyle cinayete kadar varacağını... Halime Abla yaşadıklarını aile sırrı diye saklayıp lafın dallanıp budaklanmasını istemiyordu: "Neyse kızım ben zaten yalnızlığa alışığım. Herkes evinde sağ olsun" diyerek konuyu kapatıyordu. Üzüntümden neyi nasıl yazacağımı bilemiyorum. Çileli Ablam benim. Kocası öldüğünde oğlu Mevlit ortaokula ancak gidiyordu. Hatta zavallının eğitimi bile yarım kalmıştı. Ama yokluk içinde de olsa oğlunu yetiştirmiş askere göndermişti. Geceleri uyku uyuyamaz olmuş, şehit haberleri duydukça yüreği ağzına gelmişti. -Allah'ım artık ufunetli oldum diyordu. Oğlu bir kör kurşunla vurulursa diye diken üstünde yaşıyordu. Ama çok şükür oğlu kazasız belasız gelmişti. Ecelin nerede geleceğini kim bilebilir ki? Halime Abla'nın oğlu meğer askere gitmeden önce bir kız ile görüşüyormuş. Çok da seviyorlarmış birbirini. Ama askerlik bitene kadar her ikisi de evliliği düşünmemişler. Askerlik bitip de tezkereyle dönünce, Mevlit'in ilk işi gidip kızla görüşmek oluyor. Çünkü oğlanın niyeti ciddi. Kız da oğlanı çok seviyor aslında. Ama şu işe bakın ki, kız ayrı ev istiyor. İşte kıyamet de burada kopuyor. -Yahu bu benim anam. Kimi kimsesi yok. Ona bakabilmek için bugünleri bekledim. Şimdi onu nasıl tek başına bırakırım ben. Oğlan ne kadar dil dökerse döksün. Kızın dediği dedik: "Hayır, ben kaynana yanında durmam!" -Eee o zaman ne olacak? -Ne olursa olsun. Ama ben ayrı ev isterim. Oğlan kahroluyor. Annesine bu gerçeği anlatsa, kadıncağız yıkılacak. Açıklamasa kızın gönlünü edemiyor. Vazgeçseler aralarında ilerlemiş bir birliktelik var. Niyetleri ciddi. Bir de birbirlerini seviyorlar. Oğlanla gezip tozarken yüzünde güller açan kız, laf dönüp dolaşıp kaynanaya geldiğinde birdenbire değişiveriyor. Sinir krizlerine giriyor. -Ya tamam, kapat. Tamam sustum... Allah'ım sen bana sabır ver... -Annen ise git kendin ne yaparsan yap. Ama bana annenden söz etme. Ben "kaynana" lafını bile duymak istemiyorum... Derler ya herkesin kazanı örtük kaynar. Biz de dışarıdan zannediyoruz ki Halime Abla'nın oğlu askerden geldi. Telli duvaklı düğün yapacaklar evleri şenlenecek. Mevlit çaresiz annesine durumu açıyor: -Canım anam, ben bu evlilikten vazgeçiyorum. -O nasıl söz oğlum... Hiç böyle şey mi olur? Ele güne bizi rezil mi edeceksin? -Ama anne, bu kız seninle oturmak istemiyor. -Ne yapalım. Sen de ayrı eve gelin indirirsin. -Ama anne, ben buna nasıl "evet" diyebilirim? Seni burada böyle bir başına bırakıp nasıl ayrı bir yuva kurarım? Halime Abla, "Sen mutlu ol da ben bir şey istemiyorum" diyerek konuyu kapatıyor. "Yeter ki bu evlilik yarım kalmasın. Tamam nereden isterse oradan ev tut. Ama sakın benim yüzümden münakaşa çıkmasın!" Oğlan da işi inada bindiriyor. "Sağol anne, sen yapacağını yaptın. Ayrı eve çıkmamıza izin verdin. Şimdi gelinin Gülseren de bir adım gelecek." -Ne yapacak? Evi bu mahallede tutacağım. Yani sana yakın olacağız. -Oğlum gel anne sözü dinle. Ne demişler, zorla güzellik olmaz... Nereyi istiyorsa karını al oraya götür. Hatta gelmek istemiyorsa el öpmeye bile getirme. -Sen bunları kahrından söylüyorsun biliyorum. -Yok yavrum, nereden çıkartıyorsun? Hiç mi tanımadın ananı? -Ana bu benim gurur meselem oldu. Belki rezillik çıkmasın diye düğünü ayrı eve yaparım ama sana şeref sözü veriyorum önünde sonunda seni yanıma alacağım. (Devamı yarın) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.