"Ölüm de mi içine doğmuştu?

A -
A +

Taksim'de bürosu vardı. Sekiz on yıldır avukatlık yapıyordu. Öyle ki kendisiyle en az ayda bir mutlaka görüşüyor, İstanbul gibi bir metropolde görüşmelerimiz aksadığında ise birbirimize ciddi ciddi darılıyorduk: Hanımını kaybedeli üç sene olmuştu. Aklına geldikçe gözleri doluyordu: -Azizim, elimde avucumda ne varsa onun sağlığı için harcadım. Romatoid artrit rahatsızlığı ileri derecedeydi. Daha sonra romatizma kalbe vurdu. Nerelere götürmedim, hangi tedavileri uygulamadık? Ama yok işte... Olmayınca olmuyor. Ve elimde avucumda ne varsa heba etmemize rağmen kurtaramadık. Ellerimizden kayıp gitti... Oniki yaşında bir kız çocuğuyla kalakalmıştı. Allah'tan memlekette ana babası hayattaydı. Çocuğu gayrı, onların yanında kalıyordu. Hanımının vefatından sonra kendisinde bir tuhaflık başlamıştı. Her şeyden şüphelenir, her konuda "İçime doğuyor" derdi. İnsanlardan şüphelenir, gelişen olayları da bu şüphesinin kanıtı olarak anlatırdı. İşte en son arabasını çalmışlardı. "O da içime doğmuştu" diyordu. Hem çalanın kim olduğunu da tahmin ediyorum. -E o zaman niye gidip söylemiyorsun? -Yok o beni biliyor. Ben mesajımı verdim. Ama kanunen ispatlayamam. Aslında bu anlattıklarına "inanmam bunlar vehim" diyordum, "sen yalnızlık sebebiyle böyle olmuşsun. Sen evlen yeniden" -Yerine kimseyi koyamıyorum... Kiminle ciddi niyetlensem, yapamayacağımı görüyorum. Bunları okurken kafayı yemiş biri zannetmeyin. Aslında öyle tespitleri vardı ki asıl siz kafayı yersiniz. Diyordu ki: -Arkadaş, biz yirmi beş-otuz yaşına kadar mekteplerde dirsek çürüttük. Ne için? Okuyup, avukat olalım diye... -E oldun işte... -Biz onca sene okumaya çalışırken elin oğlu, ilkokuldan sonra, "anasını boyayıp babasına satanların piyasasında" iş koşturmaya başladı. Piyasada kim kimi nasıl çarpar, ne edersen batarsın, ne yaparsan çıkarsın hepsini öğrendi. -? -Sonra da piyasanın kurdu oldu. Onu çarptı, bunu dolandırdı, İhale takip etti; adam ayarladı şöyle oldu böyle oldu... Ama şimdi paraya para demiyor. -Kim bu? -Ya mesela diyorum. Yok mu öyleleri? Piyasa kıyamet gibi. -Şimdi niye anlatıyorsun bunları? -Diyorum ki biz de "avukat olduk" diye seviniyoruz. Takip ettiğimiz işler ne? Bu kimselerin devletle, milletle, onunla bununla nizalı işleri... Biz de yanlarında maaşlı çalışacağız. İstemezsen keyfin bilir. Aç bir büro pinekle... Adam ilkokul mezunu, maaşlı avukat ordusu var... Bu devlet, okuyana böyle, okumayıp hayat mektebi bitirene böyle imkanlar sunuyor. Sonra ah çekerdi: -Kim ne maval okursa okusun, böyle bir ülkede adalet hiç tecelli eder mi? Bir gün büroda tadilat yapacağını söyledi. "Biraz elime para geçince de evleneceğim," diyordu. Çok sevinmiştim. Üç ay sürdü tadilat. Epey de para harcadı. Demek ki eşinin hastalığıyla bozulan ekonomisi yavaş yavaş düzeliyordu. "-İçime doğuyor," diyordu. "Çok az zaman sonra düze çıkacağız!" Bir gün, bir telefon geldi. Onu tanıyan bir başka arkadaş sıradan bir haber verir gibi söyledi: -Senin avukat ölmüş. -Nee? -Ölmüş işte... Bir süre kendime gelemedim. Dünya bu kadar mıydı? Her şey içine doğan arkadaşımın acaba ölüm de içine doğmuş muydu? Öğrendik ki, kızıyla hafta sonu memleketine gidiyormuş. Otobüste giderken, kızına demiş ki: "Sen koridor tarafına geç!" Kızını koridora aldıktan üç - beş dakika sonra başlayan hafif yağmur sebebiyle düz yolda otobüs kayıp şarampole yuvarlanıyor. Devrilen otobüste kimsenin burnu kanamazken bir tek o can veriyor. Kızı üç sene sonra da babasız kalıyordu... Zavallı arkadaşım, eğer mezardan çıkıp gelse derdi ki: "Öleceğim içime doğmuştu." Öyle tuhaf bir sezgi merakı vardı. Kim bilir kızını belki o bakımdan cam kenarından almıştı. Şimdi Taksim'in hayatımda hiçbir anlamı yok. Meğer oraya sadece onun için gidiyormuşum. Rumuz: "Arkadaş" - İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.