Za­val­lı Öz­ge'nin ba­şı­na ge­len­ler!..

A -
A +

Yen­gem te­le­fon­da, Öz­ge'nin kalp kri­zi ge­çir­di­ği­ni söy­le­di­ğin­de içim cız et­ti: "On gün olu­yor ne­re­dey­se. Do­la­yı­sıy­la o ge­le­me­ye­cek. Hâl­bu­ki bu top­lan­tı­la­ra ka­tıl­ma­yı, si­zin­le bir­lik­te ol­ma­yı çok is­ti­yor­du" de­di­ğin­de ne ka­dar üzül­müş­tüm. Ko­ca­sı da kalp ve da­mar cer­ra­hıy­dı. "Uma­rım ge­re­ken her şey en mü­kem­mel şe­kil­de ye­ri­ne ge­ti­ril­miş ve Öz­ge sağ­lı­ğı­na ka­vuş­muş­tur" di­ye dü­şün­düm. Git­ti­ği­miz top­lan­tı­da is­ter is­te­mez gü­nün ko­nu­su Öz­ge ol­muş­tu. Hoş­be­şin ar­dın­dan Öz­ge'nin ba­şı­na ne­ler gel­di­ği an­la­tıl­dı. Bir ay ka­dar ön­cey­di. Eşi­nin de ev­de ol­ma­dı­ğı bir haf­ta so­nu ko­ca­man ev­de ba­zı iş­ler­le meş­gul olu­yor­ken dör­dün­cü ka­ta çık­ma­sı ge­rek­miş. Ta­bi­i cep te­le­fo­nu­nu ya da ev te­le­fo­nu­nu ya­nın­da gez­di­re­cek ha­li yok. Za­ten cep te­le­fo­nu­nu şar­ja tak­mış. Her za­man­ki gi­bi asan­sö­re bi­nip düğ­me­si­ne bas­mış. İkin­ci ka­tı ya­rı­la­mış ki ne ol­muş­sa ol­muş, asan­sör bir­den aşa­ğı­ya doğ­ru düş­me­ye baş­la­mış ve ka­pı­nın açıl­ma­sı im­kân­sız olan ara yer­de zınk di­ye dur­muş. Za­val­lı Öz­ge ne ol­du­ğu­nu an­la­ya­ma­mış. Kor­ku ve he­ye­can­dan ken­din­den ge­çer gi­bi ol­muş... Asır­lar gi­bi ge­len sa­ni­ye­ler son­ra­sın­da ken­di­ni to­par­la­dı­ğın­da ça­re­siz­lik ve şaş­kın­lık için­de ne ya­pa­ca­ğı­nı dü­şün­müş. Ya­pa­bi­le­ce­ği tek şey im­dat di­ye ba­ğır­mak: -İm­da­aat! İm­da­aat!.. Hey­hat! O ba­ğır­dık­ça, çığ­lı­ğı ko­ca­man vil­la­nın taş du­var­la­rın­da çar­pıp ken­di­si­ne ge­ri ge­li­yor­muş. Ni­ce za­man son­ra, ak­lı ba­şı­na gel­miş. Ne ka­dar ba­ğı­rır­sa ba­ğır­sın se­si­ni kim­se­nin du­ya­ma­ya­ca­ğı­nı ka­bul­len­miş. Kor­ku ve en­di­şey­le iç­li iç­li ağ­la­ma­ya baş­la­mış. Ya­pa­bi­le­ce­ği bir şey yok ta­bi­i ki. Ko­ca­sı ne za­man eve ge­lir­se an­cak o za­man on­dan ha­ber­dar ola­bi­le­cek, an­cak o za­man kur­ta­rı­la­bi­le­cek. Ken­di vil­la­sın­da asan­sör­de mah­sur ka­lan Öz­ge, ça­re­siz­li­ği ya­şar­ken geç­miş gün­le­rin­den bu za­ma­na ka­dar­ki ha­ya­tı­nı bir film şe­ri­di gi­bi göz­le­ri­nin önün­den ge­çir­miş: "En gü­zel yıl­la­rı­mı ka­ri­yer ve zen­gin ol­mak uğ­ru­na har­ca­dım. Et­ra­fım­da­ki her­ke­sin im­re­nip kıs­ka­na­ca­ğı bir ko­nu­ma gel­dim. Ka­ri­ye­rim­de hep ba­şa­rı­lı bir gra­fik çiz­dim. Yi­ne ken­dim gi­bi ka­ri­yer sa­hi­bi mü­kem­mel bir eşim var. Şi­rin mi şi­rin bir kı­zım var. Sa­ray gi­bi bir evim var. Et­ra­fım­da­ki in­san­lar ara­sın­da ha­tı­rı sa­yı­lır ve güç­lü bir ko­num­da­yım. Ama şu ça­re­siz­li­ği­me bak!.." Son­ra için­de bu­lun­du­ğu aciz du­ru­mu sa­yık­la­ma­ya baş­la­mış: "Şu an­da bü­tün bun­la­rın be­nim ça­re­siz­li­ği­me fay­da­sı yok. San­ki di­ri di­ri me­zar­da ve ya­pa­yal­nı­zım. Al­lah'ım kur­tar be­ni ne olur? Bir im­kân ver ya Rab­bim!.." Se­si kı­sı­la­na ka­dar yap­tı­ğı im­dat çağ­rı­la­rı­nın fay­da­sız­lı­ğı­nı ni­ha­yet an­la­yın­ca, ba­şı­na ge­len acı ka­de­ri ça­re­siz­ce ya­şa­ma­ya ve du­a et­me­ye baş­la­mış... Ara­dan ne ka­dar sü­re geç­ti­ği­ni bi­le­mi­yor­muş. Ba­ğı­rıp ça­ğır­mak­tan, ayak­ta di­kel­mek­ten; en önem­li­si de kor­ku ve üzün­tü­den ta­ka­ti ke­sil­miş. Ko­ca­sı aca­ba şu an yol­da ola­bi­lir mi? Eğer o gel­mez­se, bu­ra­sı özel mülk ol­du­ğu için kim­se ne ge­lir ne gi­der. Bu­ra­da aç ve su­suz ölür. Bu kor­ku ve en­di­şe için­de bek­ler­ken şar­ja tak­tı­ğı cep te­le­fo­nu­nun se­si­ni duy­muş. Aca­ba ara­yan kim? Uzun uzun ça­lan cep te­le­fon açıl­ma­yın­ca ara­yan ki­şi bu kez evin sa­bit te­le­fo­nu­nu ara­ma­ya baş­la­mış. Ev te­le­fo­nun­da da bir tür­lü ce­vap alı­na­ma­yan Öz­ge'nin yurt dı­şın­da­ki kı­zı, me­rak­lan­mış. Ba­ba­sı­nı ara­mış ama ame­li­yat­ta ol­sa ge­rek, "şu an­da ara­dı­ğı­nız ki­şi­ye ula­şı­la­mı­yor, lüt­fen da­ha son­ra tek­rar ara­yın!" me­sa­jıy­la kar­şı­laş­mış. Ama içi­ne kurt dü­şen genç kız, bu kez za­man ge­çir­me­den tey­ze­si­ni ara­mış. Ne­fes ne­fe­se, an­ne­si­ne bir tür­lü ula­şa­ma­dı­ğı­nı ve me­rak et­ti­ği­ni söy­le­yip ri­ca­da bu­lun­muş: -Tey­ze ne olur an­ne­me bir bak. Ye­ğe­ni­nin he­ye­ca­nı, tey­ze­yi de he­ye­can­lan­dır­mış. Ara­ba­sı­na at­la­dı­ğı gi­bi on da­ki­ka­da Öz­ge­le­rin vil­la­ya var­mış. Ama içe­ri na­sıl gi­re­cek?!. (De­va­mı ya­rın) Ru­muz: "Ka­ri­yer"- An­ka­ra > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.