"Bizde âdet böyledir"

A -
A +

"Bizde âdettir, 'Misafir gittiğin eve elin boş gidilmez' dedi. Şaşırdım kaldım!.."

Yanında bir beyefendi ile birlikte arabadan indiler. Çalıştığım iş yerime ziyaretime gelmişlerdi... Kendisi bir üniversitede öğretim üyesi idi. Aradan belki de otuz sene geçmişti... Çoluk çocuğa karışmış memleketlerimiz ayrılmış olsa da okul arkadaşlığı böyleydi...
Yıllar sonra bir İstanbul ziyaretinde beni arayıp bulmuştu...
Hoşbeş sonrası yavaş yavaş öğrencilik yıllarına uzandı anılar... Dedi ki ziyaretimize birlikte geldiği arkadaşına benden söz ederek:
-Bu kardeşim ile dört yıl birlikte okuduk... Ama ikinci sınıfta bir anım var ki o bilmiyor. Şimdi burada anlatmak istiyorum...
Ben de meraklanmıştım.
"Öğrencilik yılları malum... Harçlığımız ya gelir ya gelmez. Az gelir yetmez... Ekmek almaya para bulamadığımız zamanlar olurdu...
Bu kardeşim ile arada bir konuşurken derdi ki:
-Bir gün nasip olursa sana ziyarete gelmek istiyorum...
Ben de 'buyur gel, başım üstüne' derdim... Gel zaman git zaman bir öğle paydosunda, 'haydi bugün sana misafir olayım' deyiverdi.  
'Buyur gel kardeşim' dedim. Üniversite kampüsünün bir iki kilometre uzağındaki öğrenci evlerinden birinde kalıyordum. Yolda şen şakrak gidiyoruz ama ben çok üzgünüm aslında. Çünkü ne evde yiyecek bir lokma ekmek var. Ne cebimde alacak param var... Üstelik bu kardeşim de bugün bana misafir... Allah'ım ben ne yapacağım? Nasıl bir çözüm bulacağım?
Bu düşüncelerle eve yaklaştık. Köşedeki bakkalın hizasına geldiğimizde arkadaşım dedi ki:
-Bir dakika şuradan bir şeyler almalıyım.
-Ya ne gereği var, filan dedim.
Arkadaşım, 'Hayır bizde âdettir. Misafir gittiğin eve eli boş gidilmez' dedi. Şaşırdım kaldım...
Arkadaşım geçmiş gün kendi öğrenci bütçesiyle eve ekmek domates peynir vb. gibi bir şeyler aldı... Benim evimde ekmek olmadığından, cebimde param olmadığından habersiz yapıyordu bu alışverişi...
Ve o gün o arkadaşımı evde misafir ettiğim gibi onun getirdiği rızıkla karnımı doyurmuştum. Bunu ömrüm oldukça unutmam..."
O, bu anısını anlattığında sanki suç işlemiş gibi utancımdan kıpkırmızı oldum. Gözlerim doldu geldi... Çünkü bu geleneği bana babam öğretmişti... "Oğlum bir eve giderken eli boş gidilmez" derdi.
Meğer eskiler ne güzel âdetler yaşarmış... Bunu o arkadaşımın otuz yıl sonra o anısını anlatmasıyla öğrenmiş oldum. Nur içinde yat babacığım, sen de çok sağ ol kadir-kıymet bilir arkadaşım...
       Rumuz: "Okul arkadaşım"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.