Asıl kendimi merak ettim!..

A -
A +
“Bu acı söz beynime bir kıymık gibi saplanıvermişti. İçimi bir sıkıntı kapladı. Yüzüm terledi.”
 
Mehmet o gün çok ağlamış, gözleri kan çanağına dönüşmüştü. Yanıma geldi. Hıçkırıktan ne söylediği dahi anlaşılmıyordu. Zor susturdum:
-Anlat bakalım, dedim. İç çekerek hıçkırığına ara verdi ve yutkundu:
-Bana “p.ç” dedi.
-Nee! Kim?
-Aynı yatakhanede kaldığımız Recep…
-Onu çağır bakalım.
Recep, az sonra yanımdaydı. Çekimser duruyordu. Elimdeki çekirdekten bir kısmını avucuna döktüm:
-Korkma sana zarar verecek değilim. Sadece bir soru soracağım. Birileri de senin söylediğin sözü sana söylese ne yapardın?
-Onu döverdim Yüzbaşı.
-Hadi barışın bakalım. Bir daha böyle kötü sözler yok. Tamam mı?
İkisi az sonra kollarını birbirinin omzuna atarak oradan uzaklaştı. Arkalarından baktım.
Recep daha çok küçüktü… Bu yıl amcası tarafından yurda yeni getirilmişti... Sanıyorum kan davasının tam ortasına düşmüştü ve can güvenliği yoktu. Onun için buraya kaydedip canını güvence altına almışlardı.
Küçücüktü ama “p.ç” sözünün ne anlama geldiğini bilecek kadar büyüktü. Bu acı söz beynime bir kıymık gibi saplanıvermişti. İçimi bir sıkıntı kapladı. Yüzüm terledi. Ani bir kararla ayağa kalktım.
-Nereye Yüzbaşı, diye sordu Çavuş… Çavuş, Süleyman’dı. Bana da “yüzbaşı” diyordu çocuklar... Süleyman yarı şehla bakışlı, sevimli minik bir dostumdu. Alın çatısının hemen üstünde kocaman bir yara izi vardı. Bir kılıç resmine çok benziyordu. “Osmanlı kılıcı” diye takılırdık bazen. Yara izinin nasıl oluştuğunu ise bilmiyordu. Kardeşi Ali’nin anlattığına göre, bu bir bıçak darbesiydi. Galiba ona zarar vermek isteyen akrabalarından birinin bıraktığı bir izdi yani. Cevap verdim:
-Öğretmenler odasına.
-Neden? Çocukları barıştırdın ya?
-Onlarla ilgisi yok. Öğretmene rica edeceğim, dosyamı merak ettim. Bir bakayım.
-Gösterirler mi?
-Bilmem, denerim.
-Ben de geleyim mi?
Omuzlarımı salladım. “İstersen gel” dedim... Az sonra yetiştirme yurdunun öğretmenler odasındaydık. Necati Bey gazete okuyordu. Gözlüklerini yarıya indirip sordu:
-Hayırdır ne var?
Niçin geldiğimi söyledim. Cevap şefkatten uzak yine resmî tınıdaydı:
-Şimdi bugün aklına nereden esti bu? Öyle önüne gelen herkes “ben dosyamı görmek istiyorum” derse biz kime yetişeceğiz?
Aslında bu ilgisiz söz bir yandan da “tamam ısrar edersen dosyana bakabiliriz” demekti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.