“Ben çaresini biliyorum!..”

A -
A +
“Annem önce kadına aç olup olmadığını sordu. Ona evin bahçesinde yemek yedirdi...”
 
2004 yılında Nilüfer-Der Başkanımızın vesilesiyle tanışmıştım kendisiyle. Ayakkabı tamircisiydi Ömer Ağabey.
Büyükorhan’ın Örencik köyündendi. İlkokulu okurken üç arkadaşıyla birlikte rahmetli dedemin evinde kalmışlar. Dedemi de babamı çok iyi tanıyordu.
Ortaokulu bitirdikten sonra Bursa’ya gelmiş. Bir ayakkabıcıda çırak, kalfa derken usta olup dükkân açmış. Ardından beyaz eşya, inşaat malzemesi işine de girmiş. İşini büyütmek için uğraş verirken yola çıkan arkadaşlarının yarıda bırakması sonucu iflas etmiş. Sağlığını ve servetini kaybetmiş ama yaşama azmini, insanlığını asla.
Şu andaki geliri ve kazancı düşük olmasına rağmen yine ikramda kusur etmez “şunu da biz verelim” denildiğinde “biz daha ölmedik” diyerek asla kabul etmez.
Onun bitkisel tedavilere büyük bir ilgisi olduğunu gördüm. Bazı hastalıklar üzerinde de bilgisinin hiç de yabana atılır gibi olmadığına şahit oldum. Bir gün sordum:
“Ömer ağabey nedir bu hastalıklara ve tedavilerine olan ilgin?”
“Dinlersen anlatayım” dedi.
“Ben çocukken Behçet hastalığına yakalanmışım. Hastalığımın adını da yıllar sonra öğrendim. O yıllarda gözlerim çok kaşınıyordu. Kanlanıyordu. Gözlerim sadece güneş ışığını biraz olsun algılayabiliyordu.
Dört yaşındaydım ama ihtiyar ve engelli insanlar gibi evden dışarı çıkamıyordum. Kapının önünde oturuyordum.
Bir gün bizim köye bir Roman kadın geldi. Kalbur elek satmaya çalışıyordu. Annem önce kadına aç olup olmadığını sordu. Ona evin bahçesinde yemek yedirdi. Kadın yemeğini yerken benim koşup oynamadığımı görünce anneme durumumu sormuş. Annem de durumumu anlatmış. Bunun üzerine kadıncağız benim yanıma geldi, gözlerime baktı ve anneme dedi ki:
-A be kardeş ben bunun çaresini biliyorum.
Sonra anneme bir tarif anlattı. Annem de üç dört gün boyunca bu tarifi bende uyguladı. Allaha şükürler olsun ki ben yeniden görmeye başladım. Ben de anneme o gün dedim ki:
-Eğer ileride zengin olursam ben de insanlara yardımcı olacağım...”
Annem 'inşallah oğlum inşallah' dedi.
Anneme verdiğim sözü tutmak için çok çalıştım. Allah bize zenginliği de nasip etti. Kapımıza geleni boş çevirmemeye çalıştım. Ama zenginliğin hakkını yeterince veremedik demek ki Allah zenginliğini bizden aldı..."
Ben de kendisine "Dünya imtihan dünyası veren de Allah alan da Allah. Yarının ne olacağını bilemeyiz. Önemli olan iyi niyet Ömer Ağabey” dedim...
            Ramazan Günhan-Bursa
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.