"Sana kızmıyorlar tamam mı?"

A -
A +

“Aksine her gelen dövüyor oğlumu. Askerliğini Güneydoğu'da yapıp döndükten sonra bu hale geldi.”

 
 
Ben şaşkınlıkla "Ne nasıl?" dedim: "O bir gazi öyle mi?"
“Evet o terörle mücadele sonrası böyle oldu.”
Biz, az önce “markette çocuğumuza saldıran bir deli ile karşılaştık, bu ne kontrolsüzlük böyle” diye öfke çağlayanında coşarken karşımızda, bizim rahat ve huzurumuz için en kıymetli varlığı olan aklını terörle mücadelede kaybetmiş bir Mehmetçik vardı. Ve onun savaş sonrası hâliyle karşı karşıya olmanın vicdan muhasebesini yaşamaya başlamıştım.
Biraz ileride bir gecekondu önünde orta yaşlarda bir Anadolu kadını vardı. Bir iki domates kasasında bahçede yetiştirdiği sebzelerini satıyordu. Tere, maydanoz, karalahana falan… Fiyatı pazardan bile ucuzdu. Kadıncağızın sebzelerine bakarken o delikanlıyı orada da gördük. Hemen tedirgin olduk. Kadın telaşımızı fark edince dedi ki:
- O benim oğlumdur.
- Az önce markette az kalsın çocuğuma saldırıyordu.
-Ne saldırması abiciğim, aksine her gelen dövüyor oğlumu. Askerliğini Güneydoğu'da yapıp döndükten sonra bu hâle geldi.
-Ama oğlumun üzerine yürüdü resmen.
-Hayır o, kendini savunmak için yapıyor. Herkesin kendisine saldıracağını zannediyor. Kontrolsüz tepki gösteriyor. İri yarı olduğu için de tanımayanlar korkuyor.
Eğer siz de ona tepki gösterirseniz bu defa çocuk gibi sinip kalıyor. O zaman da öfkelenenler onu dövüyorlar.
“O bir gazi” diye herkese tek tek anlatamıyorsun ki?
İlaçlarını her zaman alamıyorum. Bugün de bu sebzeleri satarsam ilaç almaya gideceğim.
Kimsenin onu anlamadığı bir gaziden söz ediyordu bir anne… Bu, on binlerce gazi annesinden sadece bir tanesiydi…
Annesi oğluna seslendi, bizi göstererek “sana kızmıyorlar tamam mı?” dedi.
Sonra bize döndü, “Artık size hiç yan gözle bakmaz, merak etmeyin” dedi.
Bu defa karşımızda bir psikopat değil, koskoca bir çocuk vardı. Bunun üzerine oğlu, bahçeden kendi elleriyle bize karalahana getirdi. Ondan korkarak arkama saklanmaya çalışan oğluma elma vererek gülümsedi. Çocukça duygularla oğlumdan beden diliyle özür diliyordu. Annesinden bir iki demet sebze aldık. Bu çaresiz ve oğluyla yapayalnız kalan anneye ilaç alabilmesi için biraz cömert davrandım. Benim de gücüm o kadarına yetiyordu.
Ve bugün Fethin 563. Yıldönümü… İstanbul’un fethini kutluyoruz. Hiç olmazsa bugün bari gazilerimizi unutmayalım istedim.
           Yalçın Y.-Kağıthane/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.