O anı hiç unutamıyorum

A -
A +
“Ona öyle bir sarılmışım ki, mübareğin kaburgaları çatırdadı. O şaşkın, ben şaşkın. İkimiz de bu işe bir mana veremedik.”
 
 
İstanbul’dan Erzincan’a vatani borcumu ödemek için yaptığım ilk defa böylesine uzun ve tek başıma tren yolculuğunda kompartımanda namaz kıldığımı gören kondüktörle aynı duygulara sahip olunca hayli samimi olmuştuk.
Benim yaşlardaki evladının da benim gibi ibadetlerine düşkün olmasını çok istiyordu.
Yirmi yaşında bir genç olarak, babam yaşındaki bu mümine ne tavsiyede bulunabilirdim ki?
Aklıma Hakikat Kitabevi'nin yayınları geldi. Onun da oğluna bu bahsettiğim kitapları bulup okutmasını tavsiye ettim.
Bu sohbet ile hiç bitmeyecek sandığım yolculuğun yağ gibi geçip gittiğini fark ettim.
Kondüktör amca ile epeyce dertleşip ferahlamış hatta neşelenmiştim. Yolculuk gece de devam etti. Sabah olduğunda yapılan anonsa göre Sivas’taki istasyonda yarım saat beklenilecekti.
Hemen mini bir plan yaptım. Bu yarım saat benim için iyi bir fırsat olabilirdi. İki gündür gazete okumamıştım. “O vakit ben trenden hemen iner, garda bir gazete bayiine gider bir Türkiye gazetesi alırım. Onu satır satır okurum koklarım…” dedim.
Bu niyetle bulunduğum vagondan daha adımımı atarken, bir de ne göreyim!
Allah’ım gözlerime inanamıyordum. İstasyon içinde bir araba ve kapısında da kocaman harflerle yazılmış “Türkiye Gazetesi.” Hem de benim indiğim kapının tam hizasında. Dondum kaldım. Sanki en yakın bir arkadaşımı görmüş gibi sevindim.
Hemen koşarak, geri geri giden arabanın kaputuna elimle vurup durmasını sağladım. Aman ya Rabbi, bu ne güzellikti böyle. Arabayı kullanan kimseyi ta İstanbul’dan tanıyordum. Hüseyin Kor Ağabeymiş. O da arabadan indi. Şaşkın bir hâlde “ne oluyor?” gibisinden bana baktı.
Ona öyle bir sarılmışım ki, mübareğin kaburgaları çatırdadı. O şaşkın, ben şaşkın. İkimiz de bu işe bir mana veremedik. Özel gayret sarf etsek ısrarlı randevular versek bu anı bu kadar denk getiremezdik.
Fakat bu seyahatimde kıldığım o namazların hazzını, o kondüktör amcanın gözyaşlarını ve bir de gazeteye niyetle Hüseyin Ağabeyle kucaklaşınca duyduğum sevinci hiç unutamıyorum. Rabbimize her daim sonsuz şükürler olsun.
"Arif anı seyreyler/Mevla’m görelim neyler/Neylerse güzel eyler..."
       Mehmet Küçükgül-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.