O kızcağızı da vurdular!..

A -
A +
Bacağından yaralanan bir bayan vardı. Öfkeyle ayağa kalkıp Genelkurmay’ın merdivenine doğru hamle ederek haykırıyordu!..
 
 
Sokak savaş alanı gibiydi. Yerde yaralılar var, ölenler var. Çaresizliğin üzüntünün korku ve endişenin zirvesindeyiz…
O esnada bir ses geldi. “Bommm!” diye. O Meclis'e atılan bombanın sesi işte. Yüz metre ilerimizdeydi. Meclis'e yakın köprünün hemen sağ tarafında.
“Ya ne oluyor” dedim, gece resmen aydınlık oldu. Resmen üzerimize sıcak hava dalgası geldi. Bir korkunç rüya gibi, bir kâbus görür gibiydik. Bir insan kendi ülkesinde böyle bir işgal, böyle bir saldırı altında olabilir miydi?
Aman Allah’ım! Ortalık ana baba günü… Cadde yerde yatan insanlarla dolu. Kimi can vermiş, kimi can vermekte… Bağıran çağıran. Hayalden bir hayale geçer gibi inanılmaz bir korku filmi gibi… Resmen üzerimize bomba attılar. Ateş açtılar ya.
Orada bacağından yaralanan bir bayan vardı. Öfkeyle ayağa kalkıp Genelkurmay’ın merdivenine doğru hamle ederek haykırdı:
“Siz kime ateş açıyorsunuz! Gelin beni de vurun!..”
Yeğenim bir başka yaralıyla ilgilenirken silah sesiyle birlikte bir döndüm arkama baktım ki kızcağız yerde yatıyor. Onu da vurdular alçaklar.
Orada insanlar panik içerisinde sağa sola koşturup, yaralılarla ilgilenirken Genelkurmay’dan bir helikopterin havalandığını fark ettik. Pata pata seslerle üzerimize doğru geliyordu helikopter. Genelkurmay’dan kalkmıştı. Gözümüzle görüyoruz. Ama bu helikopterin gelip de bizim üzerimize ateş açacağını hiç ama hiç düşünmüyoruz. Başka bir yere gidecek zannediyoruz.
Biz orada yaralılarla cenazelerle ilgilenirken helikopterin üzerimize pike yaptığını dehşetle gördük. “Bu şerefsiz bu kadarını da yapmaz herhâlde” diyordum. Bir helikopterden üzerimize ateş açılacağını, Genelkurmay’dan bize ateş açmak için helikopter kaldırılacağını düşünemiyordum.
“Ne oluyor?” demeye kalmadan resmen tak tak tak helikopter mermileri takır takır üzerimize saydırmaya başladı.
Yeğenimi alıp kolundan tutup yere kapaklandık. “Biz gittik oğlum” dedim. “Buraya kadar” dedim. Artık yere kapaklanmış kurşun yağmurunun altında Kelime-i şehadet getiriyoruz. Orada eşim aklıma geldi. Çocuğumuz yoktu, olmuyordu. “Eşime kim bakacak?” diye düşündüm o an.
“Yok, böyle bir şerefsizlik yok! Böyle bir hainlik yok!..”
Daha o mermi sesleri hâlen kulaklarımda çınlıyor ve beynimde ötüyor… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.