Üç il isteme hakkımız vardı

A -
A +
21 Ocak 2017 Cumartesi, Hayatım Roman   “Ne kadar yürüdüğümü hatırlamıyorum. Nihayet orman içerisindeki düzlük bir yerde bir eve rastladım.”     Yıl 1957... Gümüşhane Öğretmen Okulundan mezun oldum. Okul o sene ilk mezununu veriyordu. Öğretmen olarak tayinimizin yapılması için üç vilayet isteme hakkımız vardı. İstek formuna İstanbul, Bursa ve Adapazarı illerini yazdım. Tayinim Adapazarı il emrine çıktı. Sıra geldi il içerisindeki tayinlere. Nihayet o da yapıldı. Beni Geyve ilçesi Fındıksuyu köyüne atamışlardı. Geyve İlçe İlköğretim Müdürlüğünden evraklarımı aldım ve köye nasıl gidileceğini öğrendikten sonra yola çıktım. Geyve Vadisinde Doğançay Tren İstasyonuna tren ile gidecek, indikten sonra yaya olarak devam edecektim. İstasyonda inince rastladığım birisine köyün yolunu sordum ve gösterdiği patika yola koyuldum. Bir elimde çanta bir elimde valiz, oldukça dik yamaçlardan tırmanarak yürümeye başladım. Hep yokuş çıkıyordum. Köy, yüksek rakımlı Kamışlı Dağlarının aşağılarında fakat vadi tabanından oldukça yukarıdaydı. Tabandan Sakarya Nehri geçiyordu. Ne kadar yürüdüğümü hatırlamıyorum. Nihayet orman içerisindeki düzlük bir yerde bir eve rastladım. Evin kapısını çaldım. Kapıyı yaşça benden daha küçük bir delikanlı açtı. -Fındıksuyu köyünü soracaktım, dedim. -Burasıdır, dedi. İsmi Kenan olan bu delikanlıya kendimi tanıttım ve okulu sordum. “Gelin benimle” dedi ve beraber yürüdük. Evden iki yüz metre uzaklıktaki bir camiye geldik. Caminin giriş bölümü vardı. Bu bölümde 5-6 basamak merdivenle çıkılan asma kat şeklinde yapılmış bir oda vardı. Oraya çıktık. Kenan bana döndü: -Hocam okul işte bu oda, dedi. Kenarda bir yatak vardı ve yatacağım yer de orasıydı. Karadeniz’e gidenler bilirler, köyler dağınız ve evler birbirinden hayli uzaktır. Burası da tipik bir Karadeniz köyü idi ve köylüler de hep Doğu Karadeniz taraflarından gelmişlerdi... Geldiğimin ertesi günü pazartesiydi ve okullar açılmış eğitim başlamıştı. Dolayısıyla ben de caminin üst katındaki tek bölmelik odada okulu açmış ve öğretmenliğime başlamıştım. Çocukluk yıllarımda bizden büyük abilerimizin anlattıkları ve bizim de ilgiyle dinlediğimiz mezarlık hikâyeleri vardı. Onların etkisinde çok kalmış olmalıyım ki geceleri bir mezarlıktan geçtiğimde hep ürperirdim. Hayatın garipliğine bakın ki o gece etrafı mezarlarla çevrili bir cami içerisinde yatmıştım ve sonraki gecelerim de öyle olacaktı... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.