"Sen de başkasına verirsin"

A -
A +
“Benim sahte bir parayla karşılaştığımda nasıl bir şok yaşadığımı çocuklarım görmüşlerdi.”

O gün akşam işten eve geldim. Biraz soluklandıktan sonra gün içinde alıp verdiğimi, nereye ne ödediğimi, nereden ne aldığımı kendi iç muhasebemi yapıyordum. Hani günlük söylemle hesap kitap işleri…
Ödemeleri ayırırken birden 200 liralık bir banknot dikkatimi çekti. Bu banknota biraz daha dikkatle baktığımda fark ettim ki sahte idi. 
Bizim gibi alın teriyle çalışan insanlar için 200 lira az para değildir. Ne yalan söyleyeyim üzüldüm. 
Bu duruma gösterdiğim anlık tepki evde ailemin de dikkatini çekmiş ki sordular:
-Bir şey mi oldu? Ne var?
-Bir şey yok...
Derken bu durum içimde dalga dalga önem kazanmaya başladı. Bu bir sahtekârlıktı. Kalpazanlık deniliyordu adına. Ama aslında kul hakkıydı. Bu gizli bir hırsızlıktı. Yüz kızartıcı bir suçtu.
Bana bugün bu sahte parayı kim verdi ise, benim çoluk çocuğumun rızkından, benim kazancımdan 200 lirayı çalıp götürmüştü. İşte bu durumu çocuklarımla paylaşmalıydım. Bunu çocuklarıma anlatmalıydım.
Şimdi tam vaktiydi. Benim sahte bir parayla karşılaştığımda ve aldatıldığımı anladığımda nasıl bir şok yaşadığımı çocuklarım görmüşlerdi. İşte bu hâl onlarda söz ile anlatılacak olan nice konuşmadan daha etkiliydi.
“Çocuklar bugün biri bize 200 liralık sahte para vermiş. Biz de alırken farkına varmamışız. Ve şimdi yok gibi gözükse de hesabımızda iki yüz lira açığımız var.”
Büyük kızım o an çocukça bir duyguyla “sen de başkasına verirsin baba” dedi. 
Demek ki çocuklarıma bunu anlatmam gerekiyordu. Kul hakkını tam bu anda konuşmam gerekiyordu.
Kızıma "Tam İlmihal Seadeti Ebediyye" kitabını getirmesini istedim ve Kul Hakkı bölümünü açtım. Yazılanları okumaya başladım:
"Kul hakkı beş türlüdür: 1- Mali [Parasal] 2- Nefsi [hayati yönden] 3- Irzi [Haysiyetle ilgili] 4- Mahremi [Namusla ilgili] 5- Dini.
1- Mali olan kul hakları: Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi. Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir. Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir. Mal sahibi ölmüş ise, vârisine ödenir..." diye uzunca anlatıyordu…
Kızım “sahte para vermek de kul hakkı öyle mi?” dedi. 
Bakışlarında deminki söylediği sözün de ne kadar yanlış olduğunu anladığını görüyordum. Çok şükür bizlere bu bilgileri doğru olarak öğreten olmasaydı bizler nereden bilecektik. Doğru inanç ve itikat üzere yaşamayı bize öğretenlerden Rabbim razı olsun.
          Taha Ufuk Acar-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.