Annemin ilk göz ağrısı...

A -
A +
“Şu asker torbası senin, içinde oğlun İbrahim Şahin’in elbisesi var. Oğlun askerde iken vefat etti...”
 
Babam 1908’de doğar. 1910 doğumlu Vasfiye adlı bir kız kardeşi vardır. Babaları Çanakkale Savaşında hastaneye yaralı getirilirse de hastanede kurtarılamayıp şehit olur.
Annesi yeniden evlenir. Üvey babası istemez. Amcaları alır yanına şehidin yetimini. Dana çobanlığı yapar çocuk yaşlarda. On beş yaşına geldiğinde de evlendirirler. Dört yaşında kızı vardır askere giderken. Karısıyla da konuşmadan, küs gider askere...
Bir daha hiç gelmeden tam üç sene askerlik yapar. O askerde iken annesi, babaannesi olan kızı evlatlık verir. Askerden geldiğinde kızını göremeyince bir tuhaf olur. Karısıyla tekrar barışırlar ama kız, evlatlık gitmiştir bir kere.
Tekrar geri almak için çok uğraşırlar ama alamazlar bir türlü... Aradan geçen zaman içinde bir de oğulları olur. Adını İbrahim koyarlar. Ve daha sonraki senelerde 1942 yılında Ruhi ve 1944 yılında Aziz isminde iki evlat daha eklenir aileye. 1949’da Tahsin doğar, 1951’de Fahri. 1953’te de Ayşe dünyaya gelir…
Şimdi bana sıra geliyor işte… 1955’te ben dünyaya gelmişim. Biz kardeşler olarak boy boy yetişiyoruz… İbrahim ağabeyim askerlik zamanı geldiğinde köyden birini seviyor ve annesine yalvarıyor:
“Anne beni evlendir ne olur. Öyle gideyim askere” diye.
Annem ilk göz ağrısı oğlunu kıramıyor. İbrahim ağabeyimize önce güzel bir düğün yapıyor. Ağabeyimi düğünden 15 gün sonra askere gönderiyorlar.
Üç aylık asker iken babası muhtardan bir haber alıyor. Gönen Askerlik Şubesinden anons oluyor.
“Kadir Şahin, acele askerlik şubesine gel” deniliyor.
Şubeye gidip “ben Kadir Şahin” diyor.
“Şu gördüğün asker torbası senin” diyorlar. “İçinde oğlun İbrahim Şahin’in elbisesi var. Oğlun askerde iken vefat etti...”
Babam orada yıkılıyor… İki gözü iki çeşme diyor ki:
“Ben bu torbayı alıp gidemem. Evde on beş günlükken bıraktığı karısı var. Bekleyen anası var. Bu burada dursun bir ara gelip alırım...”
Bu durumu üç ay kimselere söyleyemiyor babam. Köyde iş zamanı… Çifte çubuğa gidiyorlar. Ama her geçen gün evladının hasreti yüreğini yakıp kavuruyor...
Haziran geliyor. Koyunların yattığı yeri süpürürken dalıp dalıp gidiyor. Karşı komşuları soruyor... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.