"Sen mi anlatırsın ben mi?"

A -
A +
Belirsizliğin verdiği korku ne büyüktü… Yüreğimde hırçın dalgalar kabardıkça kabarıyordu…
 
Birkaç gündür yaşadıklarımın stresine rağmen annem ısrarla bir şey anlatmıyor daha doğrusu anlatamıyordu. Annem anlatmasa da üniversite kampüsünde bu sene ikinci sömestirde beni takip eden adamdan da annemin haberdar olduğunu tahmin ettim. Çünkü eve geldiğimde o adamın gençlik fotoğrafı olduğunu tahmin ettiğim fotoğraf benim odama annem tarafından konulmuş olmalıydı. Bunu anneme sorduğumda annem niçin ağlamaya başlamıştı?
Benim ısrarlarım karşısında babam eve erken dönmüştü. Babamı görünce koşup boynuna atıldım:
-Baba neler oluyor bu evde… Dedemin ölmesinden çok kısa bir süre sonra ne oldu da her şey böyle bir sır yumağına döndü? Annem benden ne istiyor? O adam kim? Sen neden ağlayıp bana sarılıyorsun?
Babam ısrarla “sakın üzülme… Benim bir tanemsin” dese de beni ilgilendiren çok önemli bir şey olduğunu anlamıştım. Belirsizliğin verdiği korku ne büyüktü… Yüreğimde hırçın dalgalar kabardıkça kabarıyordu…
Nihayetinde anneme döndü babam… Dedi ki:
“Madem bu konuyu açmak istiyorsun… Anlat…”
Bir anneme bakıyordum bir babama… Annem tedirgindi… Kendine güvenemiyordu… Bunun üzerine babam “ben anlatayım” dedi. Sonra bana döndü… Önce beni her şeye alıştırmak ister gibi motive etmek istedi.
“Bu hayatın sürprizlerle dolu olduğunu ama kesinlikle yıkılmamam gerektiğini” söyledikten sonra anlatmaya başladı… Sözün neresinden nasıl başlayacağını o da bilmiyordu…
Ama birkaç cümle söyledikten sonrasını ben çoktan fark etmiştim… Babamın ağzından lafı alıp tamamladım…
“Dedem hayatta iken annemin yuvasını dağıttı… Ben küçük bir çocuk iken annem kocasından ayrıldı. Sonra da annemle senin evlenmene zoraki de olsa annemi razı etti… Sen annemden memnun idin ama o önceki kocasını bir türlü unutamıyordu… Beni sen büyüttün ama esasında benim babam o beni kampüste takip eden adamdı. Dedem öldükten sonra ona haber ulaştırmıştı… Yeniden senden ayrılıp onunla evlenmek arzusundaydı… Ben ise gerçek babamı bu şekilde öğrenmiş olacaktım...”

Hıçkırıklarıma kimse dur diyemiyordu… Ben yıllarca baba diye sarıldığım babamdan nasıl ayrılırdım? Öz babam olsa bile yüzünü bile hiç görmediğim birine bundan sonra nasıl alışabilirdim? Annem bunca yıl geçtiği hâlde içinde o hasreti nasıl küllendirmemişti? Bana bu zamana kadar bir fiske bile vurmayan her konuda “yavrum” diyerek yanımda olan babamı bensiz bırakıp nasıl giderdim? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.