Senin sözün senettir

A -
A +
“Dikkat ettim, delikanlıda bir tuhaflık vardı. Otobüse yetişmesine yetişmişti ama yüzünde bir üzüntü vardı.”
 
 
Yıllar öncesinde yine böyle bir bayram tatiliydi. Kurban Bayramı mıydı Ramazan Bayramı mı tam hatırlamıyorum ama bir bayram tatiliydi… Görev yerim Erzincan’dan çoluk çocuk otobüsle Erzurum’a gidiyorduk. O yıllarda hava yoluyla yolculuk yapmak bizim gibi vatandaşlar için hayal gibi bir şeydi.
Otobüs hareket ettikten kısa bir süre sonra arkamızdan bir taksinin selektör yaparak korna çalışarak bize yetişmekte olduğunu fark ettik. Otobüsümüz de hız kesip sağa yaklaşmaya başlamıştı bile…
Kim bilir nasıl bir acil durumdu?
Kaptan otobüsü sağa çekip park edince biz hepimiz elimizde olmadan pencerelere üşüştük. Kimimiz ayağa kalkıp şoför mahalline baktı derken taksiden bir delikanlının indiğini ve koşarak otobüse geldiğini gördük. Delikanlı çok telaşlıydı ama otobüse yetişmiş olmanın sevinciyle hiçbir şey umurunda değildi.
Şoförden özür diledi delikanlı:
-Abi kusura bakma. Otogarda ihtiyaç için gitmiştim. Döndüğümde aracın hareket ettiğini gördüm. Ben sizin yolcunuzum aslında. Bilet numaram…
Kaptan, babacan adamdı:
“Senin sözün senettir koçum, lafı mı olur, geç yerine otur!” dedi.
Delikanlı o heyecan ve panikle benim yanımdaki boş koltuğa ilişti. Şoför de hareket etmiş otobüsümüz yola revan olmuştu…
Dikkat ettim, delikanlıda bir tuhaflık vardı. Otobüse yetişmesine yetişmişti ama yüzünde bir üzüntü vardı. Neredeyse ağlayacak derecede göğüs geçirip duruyordu. Ellerini yüzüne kapatıp başını öne eğdiğinde dayanamadım. Acaba bir ölüm kalım meselesi mi olmuştu? Yoksa bu genç ağlıyor muydu? Onu o hâlde bırakamazdım…
Dayanamadım omuzuna dokundum hafifçe… Tedirgin yüzüme baktı:
-Canım üzüntünü gördüm, eğer yardımcı olmam gereken bir şey varsa diye sordum. Gurbete yeni mi çıkıyorsun? Askerlik filan mı?
-Yok bir şey abi…
Her ne kadar ağzı yok dese de beden dili içten içe yanıp kavrulduğu bir sıkıntı içinde olduğunu söylüyordu. Bu genci bu hâlde bırakamazdım. Samimi olduğumu kendisine hissettirerek yardımcı olabileceğimi söyleyip üzüntüsünün ne olduğunu öğrenmeyi başardım. Öğrendiğimde de çok üzüldüm.  Siz eğer o gencin kısık sesli ağlayışını duysaydınız siz de benim gibi üzülürdünüz…
Bir genç düşünün ki vatana asker… Bir genç düşünün ki gidip de gelmemek var, gelip de görmemek… Ve daha enteresanı o gencin ardından harçlık gönderecek hiç kimsesi yok… Garip her yerde garipmiş derler ya aynen öyle… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.