Bir otobüs seferber oldu

A -
A +
“Bizim yöremizde bir gelenek vardır. Felakete uğrayan komşusuna herkes yardıma koşar.”
 
Bu genç askerde iken memlekete izne gidecekken cep harçlığını bile asker arkadaşlarından tedarik etmiş… “İzin dönüşünde öderim” diyerek memlekete dönmüş. Memlekete gittiğinde de hısım akrabaları ziyaretinde kendisine verilen üç beş kuruş cep harçlığını harcamayıp biriktirmiş ki izin dönüşü birlikteki arkadaşlarına borcunu ödesin…
Ve gariban çocuk otobüsü kaçırdığında o telaşla el etmiş bir taksiye… “Beni şu otobüse yetiştir abi” demiş… Adam bakmış ki bu çocuk öyle kendini savunabilecek biri değil. Yol bilmez iz bilmez delikanlıdan beş kat fazla para istiyor. Çocuk şoförün istediği parayı veriyor ama birliğinde arkadaşlarına ödeyeceği para gittiği için kahroluyor. Şimdi ne yapacak? Gittiğinde birlikteki arkadaşlarına ne diyecek?
İşte delikanlı bu çıkmazın içinde kıvranıp durmaktaydı… “Ah yokluğun gözü kör olsun” dedikleri şey… O çocuğu kahreden, kıvrım kıvrım kıvrandıran esasında bir kalantorun bir restoranda yediği yemek üstüne bıraktığı bahşiş parası kadardır.  Ama bu para birada bir yiğidi otobüs koltuğunda kıvrandıracak kadar önemli meblağdır. Ve bu delikanlı gittiği birliğinde arkadaşlarına mahcup olacağı için, borcunu ödeyemeyeceği için kendi kendini yiyip bitiriyordu…
O çocuğu orada öyle bırakamazdım. Bu delikanlıya yardım etmeliydim. Ama onun kalbini kırmadan yapabilmeliydim bunu. Bizim yöremizde bir gelenek vardır. Felakete uğrayan komşusuna herkes yardıma koşar. Samanlığı yanana herkes bir balya bir bağ saman götürür. Hayvanı ölene yardım edilir, hastası olanın işini komşular yapar…
Bu gelenekle yetiştiğimiz için şöyle başımı çevirip otobüsteki yolculara göz gezdirdim. Elazığ Gakkoşlar diyarı, canım memleketim… En az yedi sekiz kişi tanıdık çehreydi, aşinaydı… Şoföre gidip durumu anlatarak yolculara hitap etmek üzere izin aldım:
“Arkadaşlar, durum böyle iken böyle. Bu delikanlımız memleketimizde askerlik yapıyor. Bir kendini bilmez şoförün yüzünden yavrumuz arkadaşlarına mahcup olmasın.”
Otobüsteki herkes cebine sarıldı. “Ne demek kardeşim, hemen” dediler… “Sen topla paraları” dediler.
Elime bir poşet alıp heyecan içinde koltukları dolaşmaya başladım. Kim gönlünden ne koparsa poşete attı. Çok şükür delikanlının ödeyeceği parayı topladığımız gibi üzerine bir o kadar da harçlık birikmişti.

N.Y.- Erzincan

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.