“Naciye kızım burada mısın?”

A -
A +
“Hastanede yatanın en çok ziyaretçi beklediğini ve ziyaret etmenin önemini orada anlamıştım.”
 
 
Seneler önce tanımıştım kızı Nazan’ı. Ondan daha sonra da annesini. Allahü teâlâ razı olsun Ankara’ya gidişimde bir kardeşimizin vesilesiyle tanımıştım, adı gibi münevver şahsiyet Münevver Ablamı... Sonra da bize abla hatta anne oluvermişti.
Ben çalışma hayatımı noktalamış kanser olan kayınpederime bakıyordum. Onu  yatırıp kaldırırken birden belimde bir ses ve acı oluştu. Gittikçe de zamanla arttı. Fakat onun İstanbul’da ışın tedavisi ve rutin kontrolleri derken kötü hâle geldim. Aynı doktora gitmiştim; artık doktor kayınpederimden çok benim durumumun kötüye gittiğini, bir çözüm bulmazsam felç olabileceğimi söyledi.
Beni onun yanında gördükçe de kızıyordu. “Bir çözüm bul artık! Görmeyeyim seni hastaya bakarken” diyordu.
Münevver Ablam, Ankara’da bir hastane olduğunu söylemiş, her şeyimle ilgilenmişti:
“Sen bir seneye yakın baktın, evladın var; biraz da kendini düşün. Diğer gelinleri oğulları baksın, ya da bakıcı bulun” diyerek zorladı bizi ve biz kötü bir hâlde yerimizi bakıcıya bırakarak kar kış düştük yollara...
Doktor felç olma riskiyle hastaneye yatmamız gerektiğini söyledi ama “hemen yer yok bir iki güne boşalır haber veririz” dedi. Beyim, babasına bakmak için geri döndü.
Bir arkadaşın yakını benim hastaneye yatmama yardımcı oldu. Öyle bilmeden ilerisini gerisini detaylı düşünmeden gidivermiştik. Kendimizi unutmuştuk âdeta. Hastaneye gittim ki ihtiyaç çok. Nasıl çıkacağım şimdiki gibi bilgim yok. Gücüm yok her türlü. Bir yalnızlık ben ta nerelerde anam babam evladım kaldı gerilerde. Onca zaman hasta bakarken o hastadan daha kötü hâlde olmuş olmam kırılmış kalp... Burukluk... Birçok karışık duygular. Yetersizlikler ve ben…
O gece ağladım gizlice sessizce, akşam bile o karda kışta herkesin yakınları gelmiş benim kimsem yok. Ertesi gün oldu, yine her yer doldu, ziyaret saati. Odanın içinde insanlar. Ben şaşkın kalkmaya bile güçsüzüm. İçimden dualar ediyorum. Bir anda bir ses:
“Naciye kızım burada mısın?”
Baktım Münevver Ablam, elleri kolları dolu kahvaltılıklar; reçeline kadar evinde yapmış. Her şeyi düşünmüş. Hem de iki vasıtayla gelmiş, işte benim yanımda. İşte, o anı ömrüm boyunca unutamam. Allah’ım ne büyük incelik.
Ve yine başka bir gün… Banyodaydım, akşamüstüydü, dışarıdan sesler geldi. Ben çıkacağım çıkamıyorum, “acaba oda arkadaşımın kimi geldi?" DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.