Her şey Allah’ın takdiriyle...

A -
A +
“Her gün mahalle çocuklarının gittiği bakkalımız işlemez olmuş kepenk kapatmak zorunda kalmıştı...”
 
Rahat nefes alıp verişimiz bile binlerce kez şükretmeye değer… Hani cihan sultanı Kanunî Sultan Süleyman’ın sağlık anlamında söylediği “bir nefes sıhhat” var ya… İşte o gırtlak kanseri olup da ameliyatla boğazına bir delik açılan babamda, normal olarak alıp verilemeyen bir “nefes” kavgasına dönmüştü…
O yakışıklı babam, o kişisel bakımına çok düşkün olan babam… Bir bakkal değil de beyaz yakalı nice bürokratı geride bırakacak kadar şık giyinen babam, bu fiziki durumu kabullenememişti…
Bir İstanbul beyefendisi olarak tane tane ve billur gibi konuşan babam gitmiş yerine hırıltı hâlinde birkaç kelimeyi bile anlatamayan boğazı delik bir adam gelmişti…
Bu durum babamın bırakın işe gitmesini sokağa çıkmasına bile engel olmuştu. Gören aile dostları akrabaların ister istemez bir tuhaf olmaları, babamın yüzüne değil de gırtlağındaki deliğe odaklanmaları ve yine istem dışı ağızlarından çıkan “vah vah” sözleri babamı içine kapatmaya yetmiş de artmıştı bile.
Ve babam işe gidemeyince her gün mahalle çocuklarının gittiği, akşamları mahalle sakinlerinin evlerine alışveriş ettiği bakkalımız işlemez olmuş ve kısa sürede kepenk kapatmak zorunda kalmıştı…
“Mala mülke gururlanma, deme var mı ben gibi?/Bir muhalif rüzgâr eser, savurur harman gibi...”
O sene başında kurduğum bütün hayallerim tepetaklak olmuştu… Bir benim mi? Aile olarak hepimizin hayalleri…
Liseyi bitirince sınavlara girip tıp fakültesine kaydolacak olan ben aile geçimine yardım etmek için iş aramaya çıkmak zorunda kalmıştım… Allah’ım ne acı bir durumdu bu?
Liseyi bile bitiremeyen bir genç çocuk nerede ne iş bulabilirdi ki? Araya araya büyük bir mağazalar zincirinde kasiyer olarak iş bulabilmiştim ve çok şanslıydım. Annem de bir kurumda hizmetli olarak işe başladı. Aile olarak bir anda kendimizi çalışan olarak bulmuştuk. Bulunduğum hâle alışmam hiç kolay olmamıştı. Ama bunu başarmalıydık. İçine kapanıp hayata küsen babamızı hayata gülmesini sağlayamazdık ama en azından onun baktığı evde biz de ona bakabilirdik…
Bu vesileyle şunu gördüm ki insan olarak hiç kimse bulunduğu hâli küçümsemesin. Veya hayaller kurarken kendini fazla kaptırmasın… Her şey Allah’ın takdir ettiği kadar oluyor ve biz insanlar sebeplere yapışmakla mükellefiz…
          Rumuz: “Solgun Çiçek”-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.