“Hayal ya bu…”

A -
A +
“Bir hayal içinde kavruluyorken gönlüm, üşüyorum düşüncelerimin soğuk gerçeğinde her gün...”
 
Yoğunlaşmak hayata veya kaybolmak yalnızlıkta… Aslında düşünüyorum da tercih meselesi hepsi… Mutlu olmak da var olmamak da… Neticesine katlanmak zorundayız… Rabbim hayırlara tebdil eylesin… Sonsuzluk âlemine göçerken asıl göçen boşa geçen ömür var; yalnızlık ve yorgunluk içinde… Ölümün baş döndüren sessizliğinde ötesini düşünemiyorum bile. İnandığım bildiğim hâlde bir türlü havsalam almıyor kabir hayatını, hele ki kıyamet ve ahireti…
Tembelliğimin cezası şiddetli bir tokat uğultusu geliyor kulağıma… Allah muhafaza, henüz inmeden yanağıma, şimdiden şu tedirgin hâlimle hâl çaresini aramam lazım.
“Ah vah”ların faydası yok… Telafisi var çünkü şimdi tövbe etmenin gönül yapmanın…  İçimden bağrı yanık şarkılar geçiyor. Kara sevda bunun adı. Kimliği yok, hesabı yok. Keyif işi, bir kere kilitlendi mi mümkün değil; açılmıyor ne içeriden ne dışarıdan…
“Geniş zaman, şimdiki zaman gelecek zaman, dili geçmiş, miş’li geçmiş zaman… 'Merkul'un deyimiyle “zaman yok aslında” Maşallah anlayamasam da bayılıyorum yazılarına… Dikkate aldığı sıra dışı düşüncelerin farkındalığı anlam kazandırdı hayatıma…
Birçok tanıdık tanımadık sima geçiyor gözümün önünden…  Okuldayken sınıf arkadaşlarım, öğretmenler; evde komşular akrabalar, yakınlar ruh sağlığında deli dolu insanlar… İşte göz göze gelmekten bile çekindiğim akılsız başımın belası binlerce yaralı yürek… Ah tamir etmek için hüner gerek… Belli ki onlar da benim gibi gönlüne dokunmadan değil de beynine bilgi diye koyulandan bilmişler eğitimlerini… Akıl niçin olmazların içinde? Akılsızlık da aynı şekilde olmuyor mu böyle?
Sonra televizyondan, radyodan bildiklerim mesela… Telefonda da var, hatta anlayamıyorum ya… Bir ben vardır bende benden başka yok… Aldanıyorum dünyaya… Allah’ım affetsin cümlemizi…
Olan arada, gariban anama oluyor. Aynı duygularla sevemiyorum babamı. Böyle düşündüğüm için de bazen kendimden nefret ediyorum. Hayırlısı olsun hakkımda bilemiyorum, ilerisini düşünemiyorum.
Doğdum bittim annemin dizi dibinde. Beni öyle bağladı ki kendi gözü önünde görüyor, yönetiyor, yönlendiriyor: “Öyle giyme kızım”, “öyle deme kızım”, “öyle yapma, böyle etme kızım...” Hep “bu da geçer,  bu da geçer” deyip sabrediyorum ama geçti hepsi… Çünkü artık ben kalmadım bittim…
         Rumuz: “Tozpembe”-Samsun
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.